Afi Can

 'Ulusalak' 

Afi Can

  • 932

Son bir haftadır motorcu, motorcu geziyorum. Kimisinin işi başından aşkın olduğu için Kayaköy’e servislerinin olmadığını, kimisi yol yardımı hizmetlerinin olmadığını söylüyor. Tabi bunu sanayi jargonuna uygun biçimde ifade ediyorlar. Onlarda doktorlar gibi kendilerine has bir dil geliştirmişler. Söylediklerinin çoğunu anlamıyorum. “Abi marş swicht key power off olmuştur, kontak key passwordunu inaktif etmen gerek.”  Neyse diyorum vardır bunda da hayır.
“ abi bu Marj power midir nedir nerde o “diyorum. 
-Basit abi koltuğun altında, diyor.
“Koltuğun altında bagaj var” diyorum.
“Marş motoru falan görmedim.”
-Yok abi onunda altında...
“E,ben onu nasıl açacağım abim.” diyorum.
-Basit abi,  10- 11 anahtar,  4’lük Allen, bir de yıldız tornavida ile açıp hemen halledeceğiz diyor. 
“Abim, motor bu, hırdavat çantasıyla gezmiyorum. O dediklerinin hiç biri yok bende, gelip bi baksanız.”
-Abi oraya gelemeyiz, diyor.
Tam 45 dakika konuştuk bana bilmediğim ve merakta etmediğim teknik konularda tavsiye ve bilgiler vermeye devam etti. İşin içinden birlikte çıkamayınca o vazgeçti. Bende uzatmadım.
Parça kaybolması veya değiştirilmesi ile ünlü, çoğu kimsenin tavsiye etmeyeceği, tanığım bir diğer motor tamircisini aradım. Seyyardır kendisi ama işini pek sevmediğini ilk işiniz düştüğünde anlayabileceğiniz bir kimse..
O ne dost, ne de düşman olmak isteyeceğiniz biri,  ona  iyilik yapayım derken kendinize zarar verebilirsiniz. Kötü kalpli birisi değil  ama  menfaatleri karakterinin önüne çabucak geçebilen birisidir. Esen rüzgara göre, girdiği kalıbın şeklini alabilme yetenekleri olağanüstü gelişmiş kimseler sizlerin de çevresinde vardır muhakkak.
 Arkadaş işte böyle bir adam.  İzmir’in Çingenlerinden, Kadifekale çocuğu... Muhakkak ki midye ile de bir bağlantısı vardır. 
Diğer tamircilerinkine benzer polemiğe girmedi.
-    Abi neredesin, alayım seni gidelim motorun yanına.. dedi direkt olarak.
-    Çok iyi olur ben motorun yanındayım. Kayaköy’de, Can marketin oradayım. Bekliyorum o zaman seni burada dedim.
-    Tamam abi kapatsen geliyorum ben. Dedi.
-    Bu konuşmamız akşam üzeri dört gibi gerçekleşti.
Bir saat bekledikten sonra yeniden aradım.
-    Abi bende tam seni arayacaktım. Neredesin abi sen dedi. 
-    Motorun yanında seni bekliyorum ya abim. Can marketin orada.
-    He tamam abi ben yanlış anlamışım kusura bakma Hisarönünden evden alacağım sandım ben.
-    Olsun olur öyle abim boş ver, bekliyorum ben seni o zaman madem gelmişsin.
-    Tamam abi bekle geliyorum. Bir saat geçti Hisarönünden Kayaköy’e gelemedi yine.
-    Aradım, abim yine ne oldu? 
-     Abi bi müşteri daha vardı. Onun işini de halledeyim geliyorum. 
-    İyi bakam madem ben gibi zorda kalmış birine denk geldi, hallettikten sonra gel abim.
-    Tamam abi teşekkürler. Tabii bu sırada iftar vakti geldi. O aradı bu sefer. Oruç tutmaz biliyorum.
-    Abi ben niyetliyim de orucumu açıp geleyim. Adama yemek söylettiğine iddiaya girebilirim ama ispatlayamam.
-    Tmm abim Allah kabul etsin.. İstersen yarın sabaha bırakalım.
-     Çok iyi olur abim, cansın.
-    Eyvallah abim sen de öyle... Dedikten sonra ümidimi kesip, motorun yanından ayrıldım. 
Başka tamirci arayışına gireceğim sırada gece 11’lere tekamül ediyor o sıralar. 
Telefonum çaldı. Arayan abimizdi. 

-Abi sakın başkasına bakmayasın ,halledemedik senin işini sabah kesin alacağım seni dokuzda gidip yapacağız. 
Tabii çay içmişliğimizde var arada,kıramadım “tamam” demiş bulundum. Demez olaydım. Saat 10 oldu. Gelen giden yok. Sadece mesaj “abi yoldayım.” Vazgeçtim beklemekten,. Yollara düştüm.  Kayaköy’e ulaşım sanıldığı kadar kolay değildir. Toplu taşıma araçları saat başı geçer ve kıl payı kaçırmıştım. Dokuzda açmam gereken dükkanımı 12’de ancak açabildim. Tam açtım. Kapıda müşteriden önce bu arkadaş belirdi. “Abi kusura bakmayasın geldim. “dedi. 
Yine,neyse diyerek motora doğru gitmek istedim.
 -Abi başım dönüyor kahvaltıda yapamadım, iki bir şey atıştırsak şurada olur mu ? dedi. 
Açım diyene dümen olduğunu bilsen bile ne denir ki. 
-    Tabii abi ne demek diyerek kahvaltı söyledim. Saat tabii iki oldu.
-    Neyse gittik motorun yanına orasını burasını mıncıkladı, kurcaladı.
-     Abi bunu burada yapamayız. Dükkana çekelim. Dedi. 
Kabus olmuştu motor. İki günü mü mahvetti. Buna da tamam diyerek, işi ona bıraktım. Motoru bir şekilde çalıştırmayı başardı. Akşamına vermesi gereken motorum süresi belli olmayan tarihe kadar onun dükkanında parça bekleyecek gibi duruyor.
Ülkemizde yakın zaman da seçime gidiyor. Hangi partiden olursanız olun ama günümüz siyasetçilerinin bu motorcu arkadaştan farkı olmadığını unutmayınız. O yüzden onların her sözüne güvenmek yerine, her sözlerini sorgulayın, sorun soruşturun. Geleceğimiz belirsiz süre bu ehliyetsiz insanların elinde heba olmasın... He, “ulusalak” ne alaka diyen dostlar için arkadaşın telefonumda ki kayıtlı ismi “ulusalak”...

Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın, oy kullanmayı ihmal etmeyin...Keyifli haftalar dilerim.
 

Yazarın Diğer Yazıları