Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

MAVİ

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 1170

Hasbihal ismiyle başladığım köşeme, “Mavi Köşe” olarak devam etmeye karar verdim. İtiraf etmeliyim ki mavinin gücüne yenildim.
Her rengin bir güzelliği ve özelliği vardır; ama mavi bir başkadır benim için. Belki sizin için de öyledir. Mavi öyle bir renktir ki tonları değiştikçe farklı isimler alır. Koyulaşınca, açılınca, mat veya parlak olunca başka isimlerle anılır; ama özü hep mavidir. Haydi; bir karıştıralım bakalım maviyi, neler çıkacak altından.
Kadıköy rıhtımına vuran lacivert deniz, sabah güneşinin sarı ışıklarıyla buluşur ve kalplerde aşk olur sarı lacivert atan.
Rengini açar biraz; Türk’ün mavisi olur, turkuaz olur.
Oğuz Kağan’ı evdeşiyle tanıştıran ağacın gövdesindeki ışık, mavidir. Destanda Oğuz Kağan’ın gözleri de mavidir.
Kurucu ve ebedî liderimizi, ‘’sarı saçlım mavi gözlüm’’ diye özleriz Mahsuni’nin dizelerinde.
Akdeniz’in beyaz badanalı evlerinin kapı ve pencerelerine, bir dokunur da can katar sanki. Çivit rengi deriz ona.
Boncuk mavisi, iddiasız bir renktir; bakan gözleri rahatlatır.
Mor utangaç bir mavidir, saklar kendini ve aniden begonfilin çiçeklerinde çıkıverir ortaya
Nazar boncuğu, türlü türlü maviyi barındırır halkalarında. Kendisini taşıyanı kem gözlerden korumak için.
Geceyi bile aydınlatır mavi; ‘’gece mavisi’’ deriz adına.
Her defasında küllerinden doğan Zümrüdü Anka kuşunu tasvir eden çizimlerin vaz geçilmez rengidir o.
İlginç bir maviyi de dünyalar tatlısı Chow Chow köpeklerinin dillerinde görürüz. 
İstanbul’un boğazını, İzmir’in körfezini anarken denizin mavi sularından bahsederiz.
Antalya mı dediniz? Akdeniz’in mavisiyle bütünleşmiş bir ilimizdir.
Bakmayın adının kara olduğuna aslında bildiğiniz mavidir Karadeniz.
Hepimiz uykudayken, Orhan Veli’nin Dalgacı Mahmut’unun her sabah gökyüzünü boyadığı renktir mavi.
Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah romanında, Ahmet Cemil’in hayalleridir o. Siyah ise yaşanılan acı gerçekler... Mavi hayaldir. Maviye kara çalacak ve hayali alt edebilecek hiçbir güç yoktur.
Arif Nihat Asya, bayrağımızı “mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü” olarak tanımlar.
Bâki’nin ‘’bir hoş sadâsını’’ bıraktığı, Yahya Kemal’in “kendimizin” dediği gök kubbe uçuk mavidir.
Lapis Lazuli, o muhteşem maviliğe sahip olmasa bu kadar değerli olur muydu? Hiç sanmam.
Osmanlı çinisine o eşsiz dinginliği ve derinliği katan da mavinin ta kendisidir.
Hele mavi tonlarla yapılan ebru, bir başka yapışır varak üzerine ve bakmaya doyamazsınız.
Hadi itiraf edin. Yazıyı okurken rahatladınız değil mi? Böyledir mavi sarıverir insanı, hem bir mağrurluğa hem de sükûnete erdirir ardından.
‘’Biz Fethiyeliyiz Hocam, Fethiyeli olup da maviyle içli dışlı olmamak mümkün mü?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Kesinlikle öyle. Denizimiz mavi, gökyüzümüz mavi ve kalbimizin yarısı mavi. Şimşeğimizin rengi mavi… Evet, kalbimiz dediğimiz Fethiyesporumuzun armasında biz Fethiyelilerin kalbi vardır ve yarısı mavidir. Eeee bundan öte de bi’ şey yazılmaz gari.
Mavi kalın, mavilikler içinde olun.

Yazarın Diğer Yazıları