Az önce talihimin benim ile dalga geçtiği anlardan birini daha yaşadım. Gün boyu özenerek yazdığım günlüğüm kayboldu.. Kendi ihmalkarlığımdan değil. Teknolojinin öngörülemezliği ve kesintisizliği sağlayamamasından.
Seçimler ardımızda bıraktığımız talihimizdir. Talihimiz diyorum çünkü karar çevremizdeki insanların elindedir çoğunlukla. Hoşuna giden ve gitmeyen kimseler muhakkak olmalı…seçim zaten bunun için var değil mi ?
Seçim yapıldı. Karar verildi. Mazbata alındı. Ülkede değişen hiç bir durum yok. İstikrarsızlıkda da istikrarlı bir durum söz konusudur misyonu kazandı. Akıbetimizde umarım iyi olur.
Seçimlerimizin altında yatan niyetimiz hayata karşı duruşumuzun bir ifade biçimidir. Ona göre eğilip, bükülürüz, o duruşumuzla yol alırız hayatta.. insanlara olanı değilde duymak istediklerini söyleme yetimizde bu dönemlerde bilenir ya da körelir.
İnsan ruhunun çok eski bir bataklığıdır bu.
Zihin ve kalpte Nilüferler bu dönemde açar. Ruhun şifaya kavuştuğu dönemi de getirebilir. Karanlığın sürmesine devamda diyebilir,bilemeyiz.
Ama bu her duruma gebe olan süreç adına söylenebilecek bir kaç tanımlayıcı cümle kurmak gerekirse " umudun zaferi" "yarının tehlikesine" yenildi.
Kalbinde nilüferler açanlar güneşin daha fazla insanı ısıtacağı günleri mırıldanırken, diğerleri kışın geldiğini söyler, karanlık günlerin sandığımız kadar uzağımızda olmadığını haykırır. Zaten kırılgan olan insan ruhunu uğursuzluklara hazırlar… Kötü talihi karşısında ilahi bir dayanak ve ruhani bir reçete yazar. İnanmanın daha kolay, düşünmenin ise faydasız olduğu söylentisini yayar. İkna etmekten daha az yorucudur kandırmak… Ve kandırıldığını anlayamayacaksa insan, razıdır bilmeden başkalarına kötülük yapmaya…
Siyasetçiler malını razı olduğundan daha fazlasına satmaya çalışan müflis tüccarlar gibidirler. Kötü ve dayanaksız mallarını menfaatleri uğruna daha çok iş görecek malzeme karşısında överler, türlü dil ve ayak oyunları ile malını ederinden fazlasına size satıp,gereğinden fazla bedel ödetmenin peşindedirler. İnsanların ve memleketlerin menfaatleri daha ikincil plandadır. Çünkü elde etmeyi amaçladığı başarıdan kendini ayrı sayamaz. Onunla bütünleşmek zorundadır.Elindeki beş para etmez malları tabiri caizse halka itelemektir emeli.. Yeni ve kapsayacı düşünceler manipüle güçlerini olumsuz yönde etkiler. Sabit olana sıkı sıkıya bağlılıkları da bundandır.
İster iş hayatımızdaki seçimler,ister aşk ya da sosyal hayatımızdaki seçimler, siyasi seçimlerimiz hep bu bataklık ilkesine göre belirginleşir ve akıbeti ondan sonra belli olur.
Ya biz sevgili okurlar, siyasetçiler gibi hayatımızın aksak ve eksik yönlerini örtbas etmedeki hünerlerimiz eşsiz değil mi ? Hepimiz hayatlarımızın tüccarıyız. Neyi nasıl pazarlamamız gerektiği hususunda da ustayız.
O zaman karanlığımı aydınlığımı pazarlıyoruz önce kendimize, hiç dalkavukluk etmeden samimi biçimde soralım. Hepinize lotus çiçekli haftalar diliyorum. Sevgiyle kalın sağlıcakla kalın, edebiyatla kalın…
