Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

Yapay Et III

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 2081

Her türlü medya araçlarında laboratuvar sentetik-suni-yapay-sahte et ile ya da bizim değimimizle “şey” ile ilgili bir araştırma yapsanız sürekli bu ürünün iyi tarafları karşınıza çıkıyor. Çok ilginçtir ki bu şey çevre, açlık, kirlilik, etik gibi birçok alan için kurtarıcı olarak vurgulanıyor. Gerçek et ise yerden yere vuruluyor. Dünya kamuoyu dolar milyarderlerinin şey için yaptıkları devasa yatırımların gerekliliğine ikna edilmeye çalışılıyor. En önemlisi de et üretmek için hayvanların öldürülmesine gerek olmadığı sürekli gündemde tutuluyor. Bunların en az biri veya bir kaçı hepimiz için kabul edilebilir içerikler taşıyorlar. Ama eksik ve yanlı bir yaklaşım yapılıyor. Hayvancılığın sebep olduğu kirlilikten bahsediliyor ama sanayi tesislerinin çevreye verdiği zarardan bahsedilmiyor. Çiftlik hayvanlarının refahı gündeme getiriliyor ama pet-shoplarda satılan hayvanların durumuna değinilmiyor.  Hayvan yetiştirmek için kullanılan alanların çevreye zarar verdiği vurgulanırken, devasa şehirlerin doğa düşmanı birer canavara dönüşmesi göz ardı ediliyor. Hepsinin ötesinde sahte ete “temiz et” deyip, kirli yaftası bizim tükettiğimiz ete yapıştırılıyor.
Bütün bunların sonucunda, şey için toplumda olumlu bir algı oluşması sağlanıyor. Şu an bile baktığımızda toplumun bir kısmının şeyin gerekliliğine ikna olmuş olması yapılan algı operasyonunun başarısını gösteriyor. Yazımın bundan önceki bölümünde şeyin üretim aşamasındaki detayları yazarken, dokuların büyümesi için gerekli olan maddelere değinmiştim. Şimdi o maddelerin olmazsa olmazından bahsedeceğim: Fötal (cenin) kan plazması. Evet, cenin kan plazması şey dokusunun gelişmesindeki en önemli unsur. Peki neden? Yine önceki yazılarımda dokunun üretilmesinde kas kök hücrelerinden bahsetmiştim. İşte bu kök hücrelerin üremesi yani çoğalıp dokuyu büyütmesi için cenin kan plazmasına gerekiyor. Bu plazma nereden sağlanıyor? İnekten. Gebe inek kesiliyor veya yavru sezeryanla alınıyor, yavrunun kanı toplanıp plazması elde ediliyor. Bu plazma da şey üretiminde kullanılıyor. Yani sözde hayvanları kurtardığı söylenen sistemin en önemli materyali yine hayvanlar öldürülerek elde ediliyor. Bu plazmanın suni olarak üretilmesi mümkün mü? Evet, mümkün olabilir ama günümüz şartlarında çok pahalı, o yüzden birinci metot tercih ediliyor.
Laboratuvar veya endüstriyel ortamda üretilen “şey” ile alışageldiğimiz eti kıyaslamak oldukça yersiz bir uğraş. Bir tanesi her yönüyle mükemmel işleyen bir metabolizma tarafından üretilirken, diğeri zorlama katkılarla kelimenin tam anlamıyla bir ur gibi bir tümör gibi büyütülüyor. Bazen aklıma geliyor. Biliyorsunuz canlı vücudunda kontrolsüz, hızla üreyen hücrelere kanser hücresi deniyor. Bu “şey” üreticileri daha çok ve hızlı üretim adına bu hücrelerden de faydalanmasın sakın. Düşünmesi bile korkunç
Konuyla ilgili bu 3. yazım ve toparlamam gerekiyor. Elimden geldiğince yapay etin, anlamını ve aşamalarını anlatmaya çalıştım. Herkes ne yiyip, ne içme konusunda serbest. Kimi et yer, kimi et yemez, kimi de bu “şeyden” yemek ister; herkesin kendi tercihidir. 
Bir kez daha vurgulayayım, ülkemizin kendi imkânlarıyla döngüsünü tamamlayıp üretime geçtiği tek hayvancılık sektörü küçükbaşlardır. Ovadaki koyunlarımız, dağlardaki keçilerimiz bizim için çok değerlidir ve çok stratejiktir. Lütfen unutmayalım.
Et konusuna tekrar döneyim. Ben bir Fethiyeli olarak, bu bölgeye bahşedilmiş, Toros yaylalarının kekiğiyle beslenmiş oğlak eti dururken, başka bir ete bile dönüp bakmam. Hele sahtesine hiç bakmam. Gerisi sizin bileceğiniz iş. 

 
 

Yazarın Diğer Yazıları