Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

ÇEVRENİN KORUNMASINDA TEKNOLOJİK ÖNLEMLER

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 802

Teknolojinin doğaya karşı çok büyük bir özür borcu vardır. Büyüme, gelişme, ağır sanayi, hafif sanayi, teknoloji çağı, sanayi devrimi, endüstri yatırımları, modern hayatın gereği gibi kavramların arkasına gizlenen bazı uygulamaların aslında çevreye verdiği zararları hepimiz biliyoruz.
Şimdi aynı teknolojiden kullanılacak birkaç örnekle, çevrenin kirletilmesine nasıl engel olabileceğimizi düşünmemizin zamanıdır. 
Çevre bilinci, küçük yaşlardaki eğitimle kazanılabilecek bir haslettir. Vicdanlara doğayı kirletmenin insana yakışmayan gayri ahlaki ve gayri insani bir durum olduğunun yerleştirilmesi de çok değerlidir. Ama bu treni kaçırmış, eğitilemeyen, laf anlamayan ve doğayı kirletirken hiçbir rahatsızlık duymayan yaşam formları için cezadan başka bir yol bulunmamaktadır. 
Daha önce bir yazımın tamamını ayırdığım ve oldukça detaya girdiğim, sigara izmaritleriyle ve genel olarak çevre kirliliği ile başımız hâlâ dertte. Plastik, cam ve teneke kaplar etrafa saçılmaya devam ediliyor. Kâğıtlar, poşetler, türlü metaller, çeşitli plastikler hep doğada. Bunları yola, dağa, bayıra, denize, sahile atanın insanlar olduğunu söylemeye gerek yok. Nasıl atıyorlar? Elleriyle. Bazen ellerini bile kullanmadan atabiliyorlar. Sigara izmaritlerinin el değmeden dudaktan atılışı bunu en iyi tanımlayan örnektir. Demek ki insan denen canlı yukarıdaki malzemeleri çöp haline getirebilmek için genellikle parmaklarını ve dudaklarını kullanıyor. Yani bu işi yaparken o maddeye temas ediyor.
Evet, nereye varmak istediğimi anladınız değil mi? Bir içecek şişesi, bir meşrubat kutusu, bir plastik ambalaj ve bir sigara izmariti onları atanın yani atarak doğaya karşı suç işleyenlerin izlerini taşır. Doğayı kirletmenin ciddi bir suç olduğu konusunda hem fikir olduğumuzu düşünüyorum. Parmak izi ve DNA parçacıkları doğa suçlularının attığı materyallerin üzerinde uzun süre kalarak eylemi gerçekleştirenin bulunmasına yardımcı olabilir. Günümüz teknolojisi bunu ziyadesiyle sağlayabilecek durumdadır. 
Buyurun senaryoya:
Toplumun büyük kesiminin ehliyet, kimlik, pasaport gibi resmi işlerden dolayı parmak izleri alınıp arşivleniyor. Bu arşiv sayesinde, yerde bulunan bir izmaritin kimin tarafından atıldığının bulunma ihtimali çok yüksek. Her birine olmasa bile toplanan 10 izmaritten en az 5’i için bu işlem yapılabilir. İzmariti atıp, suçu parmak izi ile tespit edilen kişinin itiraz etmesi durumunda yine izmarit üzerindeki DNA kalıntıları izole edilip şahsınki ile karşılaştırılır. Böylece izmariti atan kesin olarak belli olur. Bütün bunlar yüksek teknoloji kullanılarak yapılan işlemlerdir ve sayıları rahatlıkla artırılabilir. Şimdi belki tebessüm ediyorsunuz:
-İlahi Hocam, bir izmariti atanın belirlenmesi için bu kadar teferruata gerek var mı? Alt tarafı bir izmarit, diyorsunuz. Yerdeki izmaritleri toplayıp analize göndermenin abartı olduğunu düşünüyorsunuz. Bunu sadece izmariti atanı cezalandırmak olarak değil, yaşadığı evi kirletenlere verilecek bir uyarı, bir caydırıcılık olarak algılayın. Tabii ki, güvenlik kameraları, fotokapanlar, güvenlik personelleri de çevreye karşı işlenen suçlarda ve her türlü kirletme olayının takibinde rahatlıkla kullanılabilir.
Daha senaryo bitmedi. Yere izmarit atmanın cezasının asgari ücrete eşitlenip, doğaya karşı işlenen suçlar arasına alındığını farz edelim. Bu cezayı ödemeyen suçlular resmi işlemlerden mahrum bırakılırsa bakın bakalım bir daha caddelerde izmarit görülebilir mi? Bu uygulamanın yayılması, bir ay önce attığı izmaritten dolayı cezaya çarptırılanların sıklıkla duyulması ciddi bir caydırıcılık oluşturacaktır. Bu sadece izmarit boyutunda değil genel anlamda çevrenin kirletilmesini engelleyici bir durum oluşturabilecektir. 
Evet, kabul ediyorum, işi çok abarttım ama eğitim trenini kaçırmışların doğaya verdiği zararı engellememiz için başka şansımız yok. Bu konuda en büyük yardımcımız doğaya borcunu ödemek zorunda olan teknolojinin sağladığı yeniliklerdir. Bu yeniliklerin, çoğaltılarak, yüksek caydırıcılık boyutunda kullanılması bizi çevre duyarlılığı konusundaki hedefimize ulaştırabilir. Amaç, bir yolunu bulup insanları cezalandırmak değil, oluşturulacak sistemle çevreyi kirletenlerin bu davranışını değiştirmektir.    
 

Yazarın Diğer Yazıları