PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

AŞIRI DÜŞÜNME (OVERTHİNKİNG)

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 850

Genellikle geçmiş ve gelecek hakkında herhangi bir konuda gereğinden fazla ve uzun süre düşünmek anlamına gelen aşırı düşünme, bireyin zihnin içindeki sesleri susturmayı başaramaması, istemediği halde sürekli olarak aynı olumsuz şeyleri düşünerek, olumsuz bir düşünce kısırdöngüsü olarak tanımlanabilir. Düşünce sürekli olarak tekrar ettiği için bu duruma “düşünce gevişi” olarak adlandırmak da mümkündür. Yapılan araştırmalar, 25-35 yaş arası bireylerin %73’ünün aşırı düşünme sorunu yaşadıklarını göstermektedir. Aşırı düşünme, kişide uykuya dalmakta güçlük, sık uyanma, sabah uykusunu almış bir şekilde uyanamama gibi uyku sorunlarına, gün içinde sürekli yorgunluk duygusuna, bir sonraki günün işini planlamak için düşünmekten, şu anda elinde olan işi bitirememe gibi durumlara neden olabilmektedir. 
İnsanların olayları ve durumları algılama şekli duygu ve davranışlarını etkilemektedir. Nasıl hissettiğimizin en önemli belirleyicisi, olayları yorumlama şeklimizdir. 
Aşırı düşünme, olumsuz düşünceleri içinde barındıran ve çözüm odaklı olmayan bir durumdur. Kişiyi yoran, yıpratan ve negatif düşünceleri sürekli tetikleyen olumsuz düşünceler zinciridir. Fiziksel ve duygusal olarak kişiyi olumsuz etkileyen bu durum, aslında bir tür kaygı bozukluğu olarak da değerlendirilebilir. Çünkü kaygı bozukluklarındaki en belirgin yakınmalardan biri de aşırı düşünmedir. Bir konu hakkında aşırı düşünmek korku, stres ve kaygıya neden olmakta, bu da kişinin yaşamsal işlevselliğini bozmaktadır. Bir süre sonra kişinin düşünebildiği tek şeyin endişenin kendisi olmaktadır. Sonuç olarak aşırı düşünmek sosyal hayatı, iş yaşantısını ve kişisel yaşantıyı önemli oranda olumsuz yönde etkilemektedir. 
Düşünme süreci, beynimizin doğal bir parçasıdır. Ancak, geleceğin, geçmişin ve bazı olayların üzerinden gereğinden fazla düşündüğümüzde oldukça zorlayıcı olabilir ve bu durum bir takım psikolojik sorunlara zemin de hazırlayabilir. Aşırı düşünme çoğunlukla belirsizlikle ilgilidir. Kişi düşüncelerini ve geleceği yoğun bir şekilde kontrol altına almaya çalışır. Güçlü kontrol arzusu çoğunlukla anksiyete (kaygı) ile bağdaştırılabilir. Dolayısı ile aşırı düşünmesinin altında yatan psikolojik durumun, anksiyete ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Aşırı düşünme, kendi başına bir sorun olarak değerlendirilmekten ziyade, depresyon ya da anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıkların bir belirtisi olarak düşünülür. Geçmişe yönelik düşüncelere aşırı yoğunlaşma depresif ruh halinin, geleceğe yönelik düşüncelere aşırı yoğunlaşmanın da anksiyetenin uzantısı olarak değerlendirilir. 
Kişinin sürekli olarak geçmişte yaşanan pişmanlıkları ve olayları düşünmesi, geleceğe dair bir konu hakkında her ayrıntısını düşünerek kurgulaması, çok düşünmekten geceleri uyku sorunları yaşaması, önemli konularda aşırı düşünmekten karar vermekte zorlanması, sürekli olarak aklına utanç duyduğu anların gelmesi ve bundan rahatsızlık duyması, sürekli “eğer şöyle olsaydı ya da keşke…” cümleleri kullanması, insanların hoşlanmadığı davranışlarını zihninde tekrar tekrar kurgulaması, sürekli sorunların nedenleri üzerinde düşünmekten çözüm aşamasına geçememesi aşırı düşünmede gözlemlenen durumlardır. 
Aşırı düşünme ile baş etme yolları olarak, çoğunlukla mükemmeli hedeflemek, hata yapmamaya çalışmak yerine ve bunun için tüm ihtimal ve olasılıkları değerlendirmek yerine, kişinin kendine hata yapma fırsatı sunması ve eyleme geçmesi önerilmektedir. Sonuçta herkse hata yapabilir ve bazen her türlü olasılıkların hesaplandığı durumlarda da olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilir. Yaşadığımız sürece her birimizin yaşamın belli döneminde olumsuzluklarla karşılaşabileceğimiz gerçekliğini kabul etmek ve önemli olanın olumsuzluklardan ziyade olumsuzluklarla baş edebilmek ya da olumsuzlukların üstesinden gelmek için yeterli kaynaklara sahip olduğumuzu fark etme bakış açısına sahip olmaktır. Kişi aşırı düşüncelerden uyuyamadığında, yataktan çıkıp kendini rahatlatan şeyler yapması, kişinin hayatında kendini iyi hissettiren, keyif aldığı aktivitelere yer vermesi (dans, gezi, yürüyüş, bisiklet, müzik..vb), kesinlikle düzenli egzersiz ve spor yapması, meditasyon ve psikoterapi alması önerilmektedir 


 

Yazarın Diğer Yazıları