Ekrem Özden (MYK Belgeli Koç)

ÇALIŞAN BAĞLILIĞINI SAĞLAMAK KİMİN GÖREVİ?

Ekrem Özden (MYK Belgeli Koç)

  • 926

Bu süreç, temelde CEO veya Genel Müdürün, tüm üst yönetim üyeleriyle birlikte, kurumda nasıl bir “ortam yaratacaklar”ının ortak kararı ve bağlı olarak da uygulamaları ile başlıyor ve sonrasında ara kademe liderleri ile birlikte tüm sisteme yayılır. Burada, tabii ki bir şekilde çalışan bağlılığı ölçümleri, stratejileri, hedefleri vb. teknik detaylara ihtiyaç duyulacaktır, ancak bunlarla birlikte ve hatta çok daha önemli olarak, “liderlerin davranışsal yaklaşımları” ön plana çıkacak, çalışan bağlılığı sonuçlarına doğrudan etki yapacaktır.

Nasıl bir liderlik tarzı çalışan bağlılığını sürdürülebilir kılar?

Sorumlu olduğu sistemi harekete geçiren ve sistemin üyelerinin tutkularını ateşleyebilen liderler süreci sürdürebilir kılarlar. Neden bu kadar etkili olduklarına baktığımızda ise vizyonlarının, güçlü stratejilerinin ve yaratıcı fikirlerinin yanı sıra ve hatta daha da önemlisi, güçlü duygulara sahip olarak ve birlikte çalıştığı kişilerin duygularını da olumlu etkileyecek bir tarzı ortaya koyduklarını görürüz. Ancak bu şekilde, duyguların olumlu bir şekilde yönlendirebildiği oranda, sistemin gerçek potansiyeli ortaya çıkabilir ve sistem maksimum performansa ulaşabilir çünkü duygu ve düşüncenin birlikte ve bir bütün olarak geliştiği noktada kişiler “gerçekten” harekete geçme isteği duyar ve motive olur, böylece süreklilik doğal olarak gerçekleşmiş olur.

Lider, değişen ve gelişen koşulları, sistemi etkileyen dinamiklerini gözlemleyebilmek amacıyla sadece bugünü değil, geleceği de iyi sezmeli ve mümkün olduğunca doğru tahmin edebilmeli ve gördüğü olası durumları ve karmaşıklığı çok iyi analiz edip, çok iyi bir gelişim planlayıcısı ve değişim yöneticisi olmalıdır. Günlük başarılara veya başarısızlıklara değil, bütünü görüp geleceğe odaklanmak gerekir.

Global düşünen, vizyoner ve “koçluk becerileri gelişmiş” liderlere baktığımızda, öncelikle kendi gelişimleri için zaman ve enerji harcadıklarını, kendilerine odaklandıklarını görüyoruz. Kendi kaynaklarının neler olduğunu, bunları nasıl kullanabileceklerini ve başka nelere ihtiyaç duyduklarını keşfedeler ve bunları geliştirmek için çaba harcarlar. Başarı daha çok çalışmayı da beraberinde getirir ama aynı zamanda kendisine ait bir hayatın olması için iş ve özel yaşamlarına dengeli zaman ayırırlar ve sistemin bütün üyelerinin de bu dengeye ulaşabilmesi için uğraş verirler.

Bir taraftan kendi kişisel gelişimlerine önem verirken, aynı zamanda ekibindeki tüm üyelerin de gelişimlerine odaklanırlar. Onlara ne yapmaları gerektiğini söylemek yerine ne yaparlarsa hedeflerine ulaşabilecekleri konusunda güçlü soru sorarlar. Ekip üyelerini salt dinlemekle kalmayıp, derinlemesine anlamaya ve aslında gerçekte ne söylemek istediklerini keşfetmeye çalışırlar.  Global, vizyoner ve koçluk yaklaşımı tarzı sergileyen liderlerin sisteminde fikirler paylaşılır, birbirlerinden öğrenme gerçekleşir, kararlar ortak veya iş birliği içinde alınır, hedeflere ulaşma oranı yüksek olur, takım ruhu ve başarıdan söz edilir.

Bilgi, öğrenme ve yeniliğe açık olmanın, insan merkezli çalışma anlayışının sürdürülebilir başarı elde etmek açısından çok önemli olduğunun bilinciyle, odağına “insan”ı alarak… ve daima “insan kalarak” liderlik yaparlar.

Bu nedenledir ki; sadece bu gerçeği anlayan “koçluk becerilerine sahip liderler” ve etki ettikleri sistemler ayakta kalacak, sürdürülebilir büyümeyi başarabilenler daha parlak bir gelecek yaratabileceklerdir. (ICF)

Yazarın Diğer Yazıları