Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

SEVGİ, SAYGI , RAHATLIK  VE VAZGEÇMELER 

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 686

Hem sosyoloji hem de felsefe öğrenimi gördüğüm için, toplumda yer etmiş örf adet, gelenek, tutum ve davranışlar ile bunlarla ilgili düşüncelerin, kavramların binlerce yılda oluştuğunu,  yerleşmesi için binlerce yıllık deneyim gerektiğini bilsem de, sosyoloji okumanın yönlendirmesiyle, bunların çağdan çağa, toplumdan topluma değiştiğini bilirim .Yine  uygulama biçimlerinin de her toplumda ve kültürde farklı olduğunu bilirim. Yani bugüne kadar değisegelmistir, cbundan sonra da değisebilme olasılığı çok yüksektir.

Felsefe okumusluğum tarafıyla da  bu değişmeler sürüp giderken, değismeyen, mutlak olan var mıdır, varsa nedir, nelerdir? diye sorgulamadan edemem . Sevgi ve saygıyı örnek alırsak, çağdan çağa, toplumdan topluma, kültürden kültüre şekil olarak değiştiğini görürüz.
Değişmeyen ise, sevgi ve saygının bir şekilde her dônem ve her kültürde olduğu ve özünün aynı oluşu. Hepsinde bir " vazgeçme" var . Bu vazgeçme davranış olabilir, maddi olabilir, manevi olabilir ama mutlaka bir " verme" var. Sahibi olduğu bir şeyden az ya da çok verme var, vazgeçme var.
Örneğin otobüste gidiyorsunuz ve koltukta oturuyorsunuz. Bir yaşlı ya da hamile bir kadın bindiğinde saygı olarak ona yer veriyorsunuz.Bu bir saygı örneğidir. O oturuyor, siz ayakta gidiyorsunuz. Burada saygı için rahat bir durumdan rahat olmayan bir duruma geçiyorsunuz. Yani, rahatınızdan " vazgeçiyorsunuz." Babanız ya da bir büyüğünüz içeri girdiğinde eğer ayak ayak üstüne atmışsanız, saygı olarak hemen indiriyorsunuz, ya da ayağa kalkıyorsunuz.Burada da daha rahat bir pozisyondan, daha az rahat bir pozisyona geçiş var. Yani vazgeçme var, verme var. Bazı toplumlarda bazı rahat oturuşlara tolerans daha az ya da çok olabilir ama saygı için tersi olmaz.

Yine sevgide de ya sevdiğiniz birisi hasta ise ziyaret edip, hal hatır soruyor yalnızlığını paylaşıyorsunuz. Yaşlı birini ziyarette de aynı şekilde bir yalnızlığı paylaşma var. Yani , tatil, gezme tozma gibi daha keyifli biçimde harcayacağınız zamanınızı, bu keyiften vazgeçerek,  sevginin bir göstergesi olarak sevdiğiniz birine veriyorsunuz.
Ya da çok zorda olan bir dostunuza, ameliyat olsun diye para veriyorsunuz.Sırf sevdiğiniz için. Araba almak yerine, dostunuz yaşasın diye, iyi olsun diye paranızdan vazgeçiyorsunuz. Sevgide de, saygıda da bir vazgeçme var, bir verme var. Ya bizzat bedeninizle ya da para pul gibi nesneleri kullanarak, vazgeçerek, vererek bunu yapıyorsunuz.

Yani demem o ki kuru kuruya sevgi saygı yok. Seviyorum, saygı,  duyuyorum demekle olmuyor. Mutlaka bunu göstermek zorundasınız .İnanmak da öyle. Yok öyle yan gelip yatarak inanıyorum demek.

Ne durarak, vurarak , kırarak saygı sevgi olur, ne de çalarak, çırparak inanmak!
Çarpılmadan önceki son dönüşte, oturup iyi bir düşünmekte fayda var.
 

Yazarın Diğer Yazıları