Afi Can

Adalet…

Afi Can

  • 357

Adaletin halk için değil de hükümet için çalıştığı dönemlerden geçen ülkeler zor zamanlar yaşar. Bu ülkeler kendilerini esenliğe çıkartacak olan erdemlerden yoksun bırakıldıkları için dünyanın kalan kısmından münferit davranırlar ve ayrık otu gibi yaşamaya başlarlar. Zaman içerisinde dünyanın gerçeklikleri ile olan bağları zayıflar ve vakti geldiğinde kopar, kendi adaletlerinin çökmesi giyotin etkisi yaparak toplumları sakat veya noksan bırakır. 
Çin’in Mao’su, Sovyetler Birliği’nin Stalin’i, Irak’ın Saddam’ı,Suriye’nin Esad’ı, İran’ın Humeyni’si, Kuzey Kore’nin Roket Adamı gibi günümüzde de örneklerine bolca rastladığımız bu örnekler konunun tam olarak açıklanması adına yeterli olacaktır.
Eğer parası olanın adalete ulaşabildiği bir sistem yarattıysanız. Kendi zengininizi de yaratmayı ihmal etmemişsiniz demektir.
Tüm bunları neden söyledim değil mi?
Adaletin en belirgin özelliği adil olmasıdır. 
Ona buna, sana bana aynı olması gerektiğine inanıyorum. 
Adaletin bireylerin kimini ayırmadan, kimini kayırmadan uygulanabilmesi kolay olmayan bir mesele derseniz bunu da kabul etmeye hazırım.  
Bunu da açıklamaya çalışacağım. 
Bana göre burada sıkıntının temel nedeni ahlakı yorumlayış ve gündelik hayatta uygulayış biçimiz.
Bu da bizi adaletin bazı şeyleri görmezden gelmesi veyahut tahammül etmesi doğru mu soruna ilerletir... 
Herhangi bir şeye güvenmeden ya da inanmadan o şeye bağlanmamız ve eksiksiz riayet etmemiz mümkün müdür? 
Elbette değildir. Aksi durumda adaletten değil otoriteden ve onun katı kurallarından bahsetmemiz gerekir bu da bizi diktatörlüğü çıkartır.
O halde adalete inanmamız ve güvenmemiz gerekiyor. İnançlarımız ve düşüncelerimiz arasında bir ikircikli durumu yaratmaması gerekiyor.
Günümüzde adaleti tesis etmesi gereken devletlerdir değil mi?
Peki devletleri hükümetler yönlendirir değil mi?
Hükümetleri de siyasetçiler meydana getirir değil mi?
O halde siyasetçilerin parti politikasına uygun olmayan görüşlere ilgi duyması beklenebilir mi?
Elbette beklenemez.  Çünkü siyasetçileri anayasadan daha fazla bağlayan parti politikaları vardır. Biz buna zaten parti devleti diyoruz. 
Yukarıda bahsettiğim ülkelerin siyasetçilerinin Temelde amaçları hakkaniyeti ve refahı eşit derece de pay etmek değil, kendi ideolojilerini halka kabul ettirmeye kafa yorar ve bu yönde yasa ve kanunlar koyarlar.
Peki, sürekli ve yoğun, akla gelebilecek her biçimde adaletsizliğe maruz bırakılan toplumların çökmesinde, sakat veya noksan bırakılmasında bir gariplik var mı?
Demem o ki bir çok adaletsizliğe maruz kalmış kimse olarak canımı en çok yakan şey, Kaşıkçı cinayeti ve kurye kardeşimizi öldüren Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun ellerini kollarını sallayarak çekip gitmeleri….
Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın, adaletle kalın ve unutmayın ayarıyla oynadığınız kantar gün gelir sizi tartar… 
Hepinize keyifli haftalar dilerim.
 


 

Yazarın Diğer Yazıları