MİLLETVEKİLİ GİRGİN, 'EĞİTİMİ YAPBOZ'A ÇEVİRDİNİZ'

CHP Muğla Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyon üyesi Süleyman Girgin Milli Eğitim Bakanlığı Bütçe Görüşmelerinde yaptığı konuşmada AKP dönemindeki Milli Eğitim Bakanlarının uygulamalarından kronolojik sıralama yaparak eleştirilerini dile getirdi.

  • 887
MİLLETVEKİLİ GİRGİN, 'EĞİTİMİ YAPBOZ'A ÇEVİRDİNİZ'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

CHP Muğla Milletvekili Girgin şöyle devam etti.
GİRGİN, “ERKAN MUMCU DÖNEMİ”
Erkan Mumcu 2002’de göreve geldikten hemen sonra, yaklaşık 1300 bakanlık yöneticisi bir gecede görevden alındı.

GİRGİN, “HÜSEYİN ÇELİK DÖNEMİ”
Hüseyin Çelik döneminde, Öğretim programları değişikliği yapıldı. Temel Dik Yazı uygulamasından Birleşik Eğik Yazı uygulamasına geçildi. Lise eğitimi 4 yıla çıkarıldı.

GİRGİN, “NİMET ÇUBUKÇU DÖNEMİ”
Nimet Çubukçu döneminde, Fatih Projesi başladı. Genel liseler Anadolu liselerine dönüştürülmeye başlandı.

GİRGİN, “ÖMER DİNÇER DÖNEMİ”
Ömer Dinçer döneminde, 652 sayılı KHK yayımlandı.
MEB’in görev tanımı değiştirildi. TCK Madde 263 (Eğitim Kurumu Suçu) değiştirildi. 4+4+4 Eğitim modeline geçildi. Ulusal bayramların statlarda kutlanması yasaklandı. 
MEB'in Kuran kurslarını denetim görevine son verildi.

GİRGİN, “NABİ AVCI DÖNEMİ”
Nabi Avcı döneminde, 6528 Sayılı Dershaneler Kanunu çıkarıldı.
Öğrenci Andı kaldırıldı. 'Yaklaşık 40 bin merkez ve taşra yöneticisi görevden alındı. Proje Okulu uygulamasına geçildi, teftiş sisteminde sayısız değişiklik yapıldı. Ders denetimi kaldırıldı.

GİRGİN, “İSMET YILMAZ DÖNEMİ”
İsmet Yılmaz döneminde, Türkiye Maarif Vakfı kuruldu. Öğretim Programlan değiştirildi. 
Sözleşmeli Öğretmenlik uygulaması getirildi. Vakıf ve Derneklerle etkili protokoller imzalandı. 
Birleşik Eğik Yazı uygulamasından Temel Dik Yazı uygulamasına geri dönüldü.
Proje okulu olan imam Hatip Liselerinin Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş haricinde öğrenci almasının önü açıldı.
Ortaokul düzeyinde özel yurt açılması için yasal düzenleme yapıldı.
Etüt Merkezleri kapatıldı. Belediyelere sosyal etkinlik merkezi açma hakkı tanındı.
Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği yayınlandı.
Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim Ve Yurt Faaliyetleri için Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelik yayımlandı.
TEOG kaldırıldı. Liselere giriş ve üniversitelere giriş sistemi değiştirildi.
10 üniversite Araştırma üniversitesi kapsamına alındı.

GİRGİN, “ZİYA SELÇUK DÖNEMİ”
Ziya Selçuk döneminde, Andımızla ilgili Danıştay kararına itiraz edildi.
Ziya Selçuk, 5 yaşında çocuklar okula başlamayacak, dedi. Okula başlama yaşı tekrar 69 aya yükseltildi. İlkokul düzeyinde okullaşma oranı %98,67'den %93,62'ye geriledi.
 Ortaokul düzeyinde okullaşma oranı %98,67'den %95,90'a geriledi. Ortaöğretim düzeyinde ise okullaşma oranı %67,37'den %85,01'e yükseldi.
Vakıf ve dernekler ile protokoller yapılmaya devam edildi. Pandemide bile.
Anadolu liseleri ikili eğitime geçirildi. Suriye'de fakülte ve bölüm açıldı. Diyanet Yaz Kuran Kursları raporunda tarikat ve cemaatlerden şikayet etti.
Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği değiştirilerek okulların kapısı-vakıf ve derneklere sonuna kadar açıldı. MEB ile TÜGVA arasında süresiz protokol imzalandı.
 Salgın sürecinde öğrencilerin eşit şekilde eğitim imkanlarına erişimi sağlanmadı. 
Milli Eğitim Bakanı; MEB bütçesi içerisinde personel maaşlarının ciddi bir yük olduğunu ifade etti.

GİRGİN, “MAHMUT ÖZER DÖNEMİ”
Sizin dönemizde, Sayın Bakan, Meb’in üst düzey yöneticilerinin neredeyse yarısı görevden alındı. Okullarda yeteri kadar tedbir alınmaması nedeniyle Covid vakalarında hızlı bir artış yaşandı. 
Okulların temizlik görevlisi ihtiyacı karşılanamadı.
Eğitimci olmayan onlarca bürokrat merkez birimine atandı. Öğretmenlik meslek kanunu adı altında öğretmenlik mesleği basamaklandırıldı.

GİRGİN, “VAKIFLAR ÜZERİNDEN İDEOLOJİK AMAÇ GÜDÜLÜYOR”
Bütün bunlar gösteriyor ki, AKP döneminde eğitim sistemi bir yapboza çevrilmiştir. Bu yapboza çevirme pratiğine, iktidarın sistematik olarak vakıflar eliyle eğitim sistemini şekillendirme çabası eşlik etmiştir.
Vakıflar yoluyla çocukların, gençlerin, maksimum yararını değil, gelecek nesilleri ideolojik olarak şekillendirme amacıyla vakıflar üzerinden bilinçli bir amaç güdülmektedir.
İktidar örgün eğitim üzerinden yapamadığını yaygın eğitim üzerinden yapmaya girişmiş durumdadır.
Yatılı Bölge okullarını  azaltmak da, Orta ögretim düzeyinde özel yurt açmayı serbest haline getirmek de aynı amaca hizmet ediyor.Bu süreç eğitim sistemini Cumhuriyet Eğitim Devriminin rotasından çıkarabilir.  
Bu rotayı, 1 Kasım  1937’de  Mustafa Kemal TBMM açılış konuşmasında özetlemiştir:
 “Okuma yazma bilmeyen tek bir yurttaş bırakmamak, ülkenin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, yurt sorunlarının dayandığı temel düşünceleri anlayacak, anlatacak, kuşaktan kuşağa yaşatacak birey ve kurumlar yaratmak.”  

GİRGİN, “VELİLERİN CEBİNDEN YAPACAĞI HARCAMA ARTTI, ÇOCUKLARINI KREDİ İLE OKUTUYOR”
MEB bütçesinin bizlere gösterdiği en açık gerçek, eğitimde yaşanan yoğun ticarileşme sürecinin artarak devam edeceği, velilerin cebinden yapacağı eğitim harcamalarının belirgin bir şekilde artacağıdır. 
Devletin eğitim harcamalarına yaptığı katkı yıllar içinde istikrarlı bir şekilde azalırken, hane halkının cebinden yaptığı eğitim harcamalarının payı artmaya devam etmektedir. 
Türkiye’nin ‘Eğitime en çok payı ayırıyoruz’ söyleminin gerçeği yansıtmadığını görmek için hane halkının cebinden yaptığı eğitim harcamalarının son 20 yılda ne kadar arttığına bakmak yeterlidir. 
Eğitim-öğretimin hukuken parasız olduğu ilkokulda velilerin ceplerinden yapmak zorunda kaldığı eğitim harcamaları her geçen yıl artmış, veliler çocuklarını kimi zaman borçlanarak, kimi zaman bankalardan ‘eğitim kredisi’ çekerek, kimi zaman da gıda harcamalarından kısarak okutmak zorunda bırakılmıştır. 
Eğitim, devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir haktır. 
Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedeflemekte, toplumdaki sınıf farklılıklarını daha da belirgin hale getirmektedir.  Peki ne yapmak lazım? 

GİRGİN, “VAKIF VE CEMAATLERLE YAPILAN ORTAK PROJE VE PROTOKOLLER İPTAL EDİLSİN”
-MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalı, okul binaları ve derslik gereksinmesi karşılanmalı, dini vakıf ve cemaatlerle yapılan ya da yapılacak olan her türlü ortak proje ve protokoller derhal iptal edilmelidir. 
-Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.
İktidarımızda, tüm örselenmelere karşın demokratik-laik hukuk devletini, eşit yurttaşlık bilincini, halk egemenliğini,  kamucu eğitim-sağlık  politikalarını, adalet bilincini, sosyal devleti önceleyen  Yeni bir Cumhuriyet Baharı üreteceğiz.
Yoğun okul terkinin önüne geçmek, iyi eğitim almış çocuklarımızın geleceğini yurt dışında aramamaları için nitelikli, adaletsizlik üretmeyen, liyakata dayalı, laik-bilimsel kamusal eğitimi ve eğitim hakkını öne çıkaran  okullarımızı eğitim cennetine dönüştürecek  eğitim reformunu ülke gündemine alacağız. 

GİRGİN, “ÜCRETLİ ÖĞRETMEN DEĞİL ÜCRETLİ KÖLE ÇALIŞTIRIYORSUNUZ, SUÇ İŞLİYORSUNUZ”
Partinizin adında adalet var ama kendiniz adaletli değilsiniz. Çünkü eşit işe eşit ücret ödemiyorsunuz. 
Şu anda Öğretmenlik Meslek Kanununda ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, öğretmen adayı öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen gibi 6 kategoriye ayırdınız. 
Dünyanın en temel çalışma ilkelerinden biri olan "eşit işe eşit ücret" ilkesini sürekli çiğniyorsunuz. Bugün bunu öğretmenler üzerinden yapıyorsunuz
Ücretli öğretmenlik ücretli değil aslında köle öğretmenliktir.  Çünkü Asgari ücretin altında hiç kimse çalıştırılamazken ücretli öğretmenler aylık 2000 liraya 3 bin liraya çalıştırılıyor.

GİRGİN, “ÖĞRETMENLERİMİZE MESLEK ONURUNA YAKIŞIR ÇALIŞMA HAYATI SUNACAĞIZ”
Üstelik hiçbir sosyal güvencesi olmadan. Bu, iş kanuna göre suçtur. İktidarınız ucuz iş gücü yaratmak için  yasaları çiğnemekte ve  suç işlemektedir. 
Üstelik dışarıda atanmayı bekleyen on binlerce öğretmen varken bunu yapıyorsunuz. Bu gençleri "ücretli köleliğe" mahkum ediyorsunuz.
Önümüzdeki yıl  iktidarı uğurladıktan sonra eğitimi tekrar Cumhuriyet devrimi rotasına oturtacak, bilimsel kamusal eğitim için tüm imkanlarımızı seferber edecek, öğretmenlerimize meslek onuruna yakışır bir çalışma hayatı sunacağız.
Bütçe görüşmelerinin sonunda soru cevap kısmında bazı sorular soran Girgin, gelecek olan cevapların takipçisi olacağını belirtti.

GİRGİN, “BAKAN MAHMUR ÖZER’E SORULAR”
-Öğretmenlerin yüzde 52'si kadın, okul ve eğitim yönetimlerinde kadın öğretmen oranı yüzde 5 veya 6. Kadın öğretmenlere eğitim yönetimlerinde niçin yer vermiyorsunuz? 
-Günümüzde, okul terki yapan öğrenci sayısı yaklaşık 2 milyonu buluyor. Çocuklarının açık öğretime geçmesi, eğitimin iflası değil midir? 
-Öğretmenlerin haklı talebi doğrultusunda 100 bin öğretmen ataması yapılacak mı? 
-Çocuklar kör karanlıkta okula gidiyor, çocukların ve anne babalarının bu çilesi bitecek mi?
 -KPSS'den yüksek puan almalarına rağmen mülakatlardan aldıkları düşük puan nedeniyle öğretmenler atanamıyor. Öğretmen atamalarında objektifliği yok eden, kayırmacılığı öne çıkaran mülakatları kaldırmayı düşünüyor musunuz?

GİRGİN, “MİLAS ÖĞRETMENEVİ LOKALİ TALEBİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
CHP Muğla Milletvekili Girgin Bakanlık görüşmeleri sırasında bazı Milaslı öğretmenler ile görüştüğünü ve öğretmenlerin sohbet edebilecekleri bir ortam olmadığı şeklinde şikayetler aldığını belirti.
Konuyu bakanlık destek hizmetleri genel müdürü ile ve Milas ilçe milli eğitim müdürü ile komisyon görüşmeleri arasında görüştüğünü belirten Girgin konunun takipçisi olacağını ifade etti. Muğla Milletvekili Suat Özcan’ın da komisyon görüşmeleri sırasında soru cevap kısmında Bakan’a bu sorunun giderilmesi talebinde bulunduğu öğrenildi.

Bakmadan Geçme