PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

SOSYAL MEDYANIN BİREY ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 786

Sosyal medya günümüz insanının toplumsal ve bireysel hayatının en önemli unsurlarından biridir. Güncel yaşamda duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen ya da dikkat çekmek isteyen insanların duygu durumlarını yansıtmaya yönelik paylaşımlar yaptığı bir alan haline gelmiştir. Bireyler gündelik hayatta kendilerini ifade etmekte güçlük yaşarken, sosyal medya sayesinden istediklerini, istedikleri zaman, istedikleri şekilde ifade edebilmektedirler. Sosyal medyanın günlük hayatın önemli bir parçası haline dönüşmesi ile birlikte, toplumsal yaşam üzerinde dönüştürücü bir rol oynadığı da görülmektedir. 
Araştırmalar, bireyin tüm yaşamını olumlu olarak değerlendirmesi olarak tanımlanabilecek  “yaşam doyumu” düzeyi arttıkça, günlük sosyal medya kullanım düzeylerinin azaldığını, haftalık sosyal medya kullanım süresi arttıkça, bireylerin yaşam doyum düzeylerinin de azaldığını ortaya koymuştur. Mutluluk ve beraberinde yaşam doyum seviyesi arttıkça, sosyal medya kullanımının da azaldığı görülmektedir. Başka bir çalışmada benlik saygısı düşük bireylerin sosyal medyaya daha fazla bağımlılık geliştirdikleri görülmüştür. Sosyal medya bağımlılığı ile sosyal kaygı arasında anlamlı bir ilişki olduğu belirtilmiş ve sosyal kaygısı yüksek bireylerin sosyal medya bağımlılığına daha yatkın oldukları ve bu kişilerin kendilerini sosyal medya ortamında daha rahat ifade edebildikleri görülmüştür. 
Kıran ve arkadaşları (2020) tarafından, 13-66 yaş arası, 758 kişi ile yaptıkları çalışmalarında,  sosyal medya kullanımının kişiler üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Araştırma sonuçlarında; kadınların erkeklere göre sosyal medya bağımlılıklarının daha fazla olduğu, kadınların haftalık sosyal medya kullanım sürelerinin erkeklerden daha uzun süre olduğu, paylaşımlara gelen yorumlardan, beğeni ve takipçi sayısından, başlarına özenme gibi faktörlerden kadınların daha fazla etkilendikleri ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda kadınların erkeklere göre, sosyal medyayı içerik paylaşmak için daha fazla kullandıkları, kadınların erkeklere göre sosyal medyayı daha fazla iletişim kurma amaçlı kullandıkları görülmüştür. Sonuçlar kadınların sosyal medyada hem daha fazla paylaşım yaptıklarını hem de çevrelerindeki insanlarla iletişim kurmak ve kendilerini ifade etmek amaçlı kullandıklarını göstermektedir. Kadınlar sosyal medyayı kendilerini daha rahat ifade edebildikleri, fotoğraf, duygu ve düşünce içerikli paylaşımları daha özgürce yapabildikleri bir ortam olarak görmektedirler. Erkeklerin ise sosyal medyayı, yeni insanlar tanıma amacıyla kadınlardan daha fazla tercih ettikleri, kadınların aile, arkadaş gibi tanıdık bildik çevreleri ile iletişim kurma amacı ile sosyal medyayı daha fazla kullandıkları, kadınların tanımadıkları biri ile iletişime geçme konusunda sosyal medya ortamında, kendilerini daha az güvende hissettikleri görülmüştür. 
Genel olarak incelendiğinde araştırmalar, aşırı sosyal medya kullanımının birey üzerinde potansiyel ruh sağlığı problemleri, yalnızlık ve bağımlılık oluşturabileceğini göstermekte ve sosyal medya kullanımın aşırı düzeyde olması, benlik saygısı, yalnızlık, etkileşim kaygısı, yaşam doyumu ve depresyon ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Sosyal medyada harcanan zaman, kişinin evden daha az çıkmasına, arkadaşları ile daha az vakit geçirmesine, sosyal kaçış ve yabancılaşma yaşamasına neden olabilmektedir. Aynı zamanda sosyal medya aşırı kullanımının uyku düzeninde bozulmalara neden olduğu, uyku saatlerinin ertelendiği için bireylerde önemli uyku sorunları oluşturduğu görülmektedir. 
Türkiye’de yapılan saha araştırmaları sonuçları, üniversite öğrencilerinin sosyal aktivite yapmak yerine, sosyal medyada zaman geçirdikleri, araştırmaya katılan öğrencilerin yarısının boş zamanlarında sosyal medyada zaman geçirmeyi tercih ettikleri ve sosyal medyanın kendileri için önemli bir sosyalleşme aracı olduğunu ifade ettikleri görülmüştür. 
Uluslar arası çalışmalar incelendiğinde depresyonun patolojik internet kullanımı ile, sosyal medya bağımlılığının yüksek depresyon ve kaygı düzeyleri ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. İnternet bağımlılığı olan bireylerde büyük oranda depresyon bulgulanmış, depresyon ve problemli teknoloji kullanımı arasında ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. İnternet bağımlılığında depresyon sebep olabildiği gibi, sonuç olarak da düşünülmektedir (Dinç, 2010, s.35).
Sosyal medya bağımlılığının %50’sinde aynı zamanda başka psikiyatrik bozukluk bulunduğunu görülmektedir. En fazla karşılaşılan ruh sağlığı sorunları arasında madde kullanımı %38, duygu durum bozuklukları %33, anksiyete bozukluğu %10, depresyon %25 olduğu brlirtilmektedir (Arısoy, 2009, s.59).
Steers ve arkadaşları (2014) yılında yaptıkları araştırmalarında facebook kullanımı ile depresyon arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğunu, facebookta çok fazla zaman geçiren bireylerin kendilerini daha fazla depresif hissettiklerini bulgulamışlardır. Bunun sebebinin bireylerin kendilerini diğer kullanıcılarla kıyasladıkları, onların daha iyi bir hayata sahip olduklarını düşünmeleri ve bunun sonucunda kullanıcıların kendilerini yetersiz, eksik ve kötü hissettiklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan bireyler “hayatın adil olmadığını” ifade etmişlerdir. Sonuçlar, aşırı medya kullanımının, bireyin kendi arkadaş çevresinin tatil ve alış veriş fotoğraflarını gördüğünde yetersizlik duygusuna, sosyal izolasyona, yaşam memnuniyetinin düşmesine ve bir çok faktörün de etkisiyle depresyon belirtilerine neden olduğunu göstermektedir. Farklı çalışmalar da aynı şekilde depresyonun sosyal medya bağımlılığının bir belirleyicisi olduğunu, sosyal ağlarda harcanan zamanın, depresyon riskine bağlı olduğunu, sosyal medyada geçirilen süre arttıkça depresyon riskinin arttığını göstermektedir. Dolayısı ile depresyon düzeyi arttıkça, sosyal medya bağımlılık düzeyinde bir artış olduğu söylenebilmektedir. 
Keyifli bir hafta dileğiyle…
e-mail:[email protected]
.
 

Yazarın Diğer Yazıları