PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

BAĞLANMA

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 805

Bağlanmayı, bireyin kendi için önemli gördüğü kişilere karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağ, bebek ve ona bakım veren arasında yaşanan güçlü duygu alış verişini kapsayan çift yönlü süreç olarak tanımlayabiliriz. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalar, bebeklerin annelerine sadece açlığını doyurmak için değil, aynı zamanda sıcaklık, şefkat, güven, yakınlaşma gibi duygusal ihtiyaçlarını gidermek için de gereksinim duyduklarını savunarak bağlanma kuramını geliştirmişlerdir. Bu kuram bizlere kısaca, bebek ve bakım veren arasında oluşan bağlanma türünün, bireyin yetişkinlik yaşantısındaki diğerleri ile olan ilişkilerinin temellerini oluşturduğu da ifade etmektedir.  
1930’lu yıllarda psikolog Harry Harlow, “çocuklar sadece beslenme için mi annelerine ihtiyaç duyarlar?” sorusuna yanıt aramak için bebek maymunlar üzerinde bir deney gerçekleştirir. Bu deneyde Harlow, metalden yapılmış, soğuk, besleme özelliğine sahip, üzerinde biberon bulunan, süt veren bir anne figürü ve yumuşak, sıcak peluştan yapılmış, besleme özelliği olmayan, süt vermeyen ama yumuşaklık ve sıcaklık hissi veren anne figürü olmak üzere, iki anne figürü kullanmıştır. Deneyde, bebek maymunların bu iki anneye karşı davranışlarının nasıl olduğunu incelemiştir. Bebek maymunlar her iki annenin de bulunduğu deney ormanına bırakılmışlar ve bebek maymunların ilk önce besleme özelliği olmayan, süt vermeyen ama sıcak ve yumuşak peluştan yapılan anne figürüne gittikleri görülmüştür. Sonra bebek maymunlar acıkınca, metal, soğuk, biberon bulunan, süt veren anne figürüne gidip karınlarını doyurdukları, karınlarını doyurduktan hemen sonra süt vermeyen, sıcak ve yumuşak peluş anne figürünün yanına gittikleri görülmüştür. Bebek maymunların metal anne figürünün yanına sadece acıktıklarında gidip, onun dışındaki tüm zamanlarını besleme özelliği olmayan ama sıcak, yumuşak anne figürünün yanında, ona sarılarak geçirdikleri, onun sıcak ve yumuşaklığında uyudukları gözlenmiştir. 
Deneyin farklı bir bölümünde “bebek maymunlar acaba korktuklarında kime sığınacaklar, besleme özelliği olan metal ve soğuk anneye mi yoksa besleme özelliği olmayan ama sıcak ve yumuşak anneye mi?” sorusuna yanıt aranmak istenmiştir. Deneyin bu bölümünde de, ortama yine Harlow tarafından tasarlanan korkunç görünümlü ve korkunç sesler çıkartan bir robot makine bırakılmıştır. Korku makinesi ortama girdiği anda, bebek maymunların besleme özelliği olan, süt veren metal ve soğuk anne figürüne değil, besleme özelliği olmayan, sıcak ve yumuşak anne figürüne sığındıkları görülmüştür. 
Psikoloji tarihinde ilk bağlanma deneylerinden biri olan bu deney, bebekler için anne figürünün sadece bebeği besleme ve bakım vermekten çok daha öte bir anlam taşıdığı, bebeklerin annelerinin sıcaklığı, şefkati ve yumuşaklığı gibi duygusal ihtiyaçlarını doyurmak için de gereksinim duydukları, bir annenin bebek için, beslemek ve doyurmaktan çok daha fazla şeyler ifade ettiğini gösteren ilk deneydir. 
Bu deneye benzer yapılan pek çok deneysel çalışmalar sonucunda, biri güvenli, diğerleri güvensiz olmak üzere üç tür bağlanma şekli bulunduğu ifade edilmiştir. Çocuğun ihtiyacı olduğunda bakım verenin yanında olması, çocuğun hem fiziksel hem de sevgi, güven, sıcaklık ve şefkat gibi duygusal ihtiyaçlarının karşılanması durumunda güvenli bağlanmanın gerçekleştiği görülmüştür. Bakım verenin, çocuğun hem fiziksel hem de duygusal ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamaması, bazen sevgi ve şefkat göstermesi, bazen de gösterememesi sonucunda da kaygılı bağlanma gerçekleştiği gözlenmiştir. Bu durumda çocuk ihtiyacı olduğunda anne babasının yanında olacağına dair bir güven duygusu geliştirememiştir. Bakım verenin çocuğuna karşı tamamen ilgisiz ve duyarsız olduğu, çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığı durumlarda da kaçıngan bağlanma gerçekleştiği görülmüştür. Bu bağlanma türünde çocuğun çok büyük oranda ihtiyaçları karşılanmadığı için, çocuğun pek çok yönden yoksunluk içinde büyümesinin onu kendi kabuğuna çekilerek, kendi kendine hayatta kalma becerilerini geliştirmeye iterken, aynı zamanda dış dünyaya ve diğerlerine, diğerleri ile kurduğu ilişkilerde onu kayıtsızlığa ittiği görülmüştür. 
Anne ya da bebeğe bakım veren kişi, insan yavrusu için temel bir sığınak, güvenli bir üs işlevi görmektedir. Anne ile erken bebeklik döneminde kurulan ilişki, bireyin yetişkin hayatındaki sosyal ilişkilerinin de temelini oluşturmaktadır. Anne-çocuk arasındaki bağlanma, yetişkin ilişkileri için bir köprü, yetişkin ruh sağlığı açısından çok önemli bir kaynak oluşturmaktadır. 
Yapılan çalışmalar ve klinik gözlemler, erken çocukluk dönemi bakım veren ile güvenli bağlanmanın yetişkin ruh sağlığı ve yetişkinlik dönemi kişiler arası ilişkilerde duygusal doyumu yüksek ilişkilerin temelini atarken, güvensiz bağlanmanın yetişkinlik dönemi olumsuz ilişkilere, dış dünyaya dair olumsuz düşüncelere, güvensizlik duygularına, önemli bazı ruhsal sorunlara neden olan, önemli faktörler arasında yer aldığını göstermektedir. Bu nedenle, insan hayatının anavatanı diyebileceğimiz çocukluk dönemi, yetişkinlik hayatına uzanan köklerinin sevgi, şefkat ve güven duygusundan beslenmesi, yaşam doyumu, olumlu sosyal ilişkilere sahip olmak ve mutlu bir hayata sahip olmak için önemli bir yere sahiptir…
Güven duygusunun kapladığı, şefkatli ve sevgi dolu bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Psikolog Dr. Saadet Elevli
E-mail: [email protected]
 

Yazarın Diğer Yazıları