PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

8 MART TARİHİNE TARİHİ BİR PENCERE: TÜRK KADINI KİMDİR?

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 1049

Kadın kimdir? Kadın neyi ifade etmektedir? Kimine göre bir annedir, kimine göre sevgilidir, kimine göre eş, kimine göre evi temizleyen ve yemek yapandır, kimine göre arkadaştır, kimine göre bir arzu nesnesidir, kimine göre eksik etektir,… Tüm bunların ötesinde insan!
İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinde kadınlar, dünyaya rahimlerinde taşıdıkları yeni bir canlıyı getirmeleri, fiziksel özellikleri ve fikri olarak hassas bir yapıya sahip olmaları nedeniyle “gizli bilgilere sahip bir varlık” olarak değerlendirilmiştir. Eski ve orta çağda Türk Kadınına hiçbir toplulukta verilmediği kadar değer verilmektedir. Bilinen en eski Türkçe kaynak Orhun Abideleri’nde İlbilge Hatun’un adına yer verilmiş, Eski Türk geleneğinde kadının siyasi konumunu gösteren bu durum, Türk toplumunda kadına verilen değerin bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. 
Eski Türk devleti İskitlerin kadın hükümdarı Tomris Han, eşinin ölümünden sonra “Pers kralına boyun eğmeyen” cesur Türk kadını olarak bilinmektedir. M.Ö. 2 ve 2. Yüzyıla ait yazıtlarda Tomris Han’ın, Perslerle olan savaşında oğlunu kaybetmesine rağmen duygusallıktan ve korkudan uzak hareket ettiği, uyguladığı stratejilerle iki yüz bin kişilik Pers ordusunu başarılı bir şekilde yendiği ifade edilmektedir. 
Göktürk yazıtları ve Uygur dönemine ait buluntularda “ana” sözcüğü, her zaman “baba” sözcüğünden önce yazılmıştır. Bu kullanım günümüzde de hala devam etmekte ve eğer çocuğun ebeveyninden bahsedilecekse “ana-baba” olarak dilimizde yaşatılmaktadır.  Eski Türklerin kadına verdiği önem ve saygı, o döneme ait pek çok hikaye, yazıt ve destanlarda karşımıza çıkmaktadır. Bilge Kaan’ın annesi, devletin kuruluşunda etken olan en önemli insanlar arasında yer almakta ve Göktürk Kitabelerinde davranış biçimiyle kendisi “Şefkat Tanrıçası’na benzetilmektedir. Karakırgızların Manas Destanı’nda kadın evin koruyucusu olarak ifade edilmiş, kahramanların hata yaptıkları dönemlerde kurtarıcılarının hep kadın olduğu, kadınların sözünün dinlemediği yerde kadınların hep öldüğü ifade edilmiştir. Göktürk Devleti’nde insanlar hür bir hayat sürmüşler, kadın toplumda önemli bir yere sahip olmuş ve emirnameler Kağan ve karısı tarafından ortak imzalanmıştır. Yabancı devletlerin eşlerinin kabulünde, Hatun Hakan’ın yanında bulunmuş, elçileri birlikte kabul etmişlerdir. Örneğin Çin ile ilk barış antlaşmasını Büyük Hun İmparatorluğu adına Mete Han’ın eşi imzalamıştır. 
Eski Türklerde kadınlar sadece ordunun başında komutanlık yapmıyor, aynı zamanda ordu ile birlikte savaşa gidip ok ve yay da kullanıyordu. Sosyal hayatta ise pek çok haklara sahiptiler ve kadın da kocasını boşama hakkına sahipti. Fakat Türklerde boşanma yok denecek kadar azdı. Çin’de erkek karsından kolaylıkla boşanmasına karşın bu durum kadın için geçerli değildi. Yani erkek istediği zaman karısını boşayabiliyor ancak kadın bu hakka sahip değildi. Eski Türk Devleti Uygurlarda bu kak, her iki taraf için de geçerliydi.  Aynı şekilde kadın mal mülk sahibi olabiliyordu. Çin Elçisi Vang yen Tö seyahatnamesinde, Uygur hatunlarının at sürülerine sahip olduklarını yazmıştır. Eski Türk kadının giyimine dair yazıtlarda,  deriden yapılmış giysiler giydikleri, ayaklarına başmak denilen ayakkabı, başlık olarak da deri ya da keçeden yapılmış takke giydikleri bildirilmektedir. O dönem başları açık olan Türk kadının saçlarını topuz yaparak, hotoz adı verilen başlık takardı. Zaman zaman omuzlarından ayak bileklerine kadar uzanan kıyafetler giyerler ve bu kıyafetler genellikle süslü kumaşlardan oluşmaktaydı. 
Tarihte devlet başkanlığı yapan il kadınlar Türklerden çıkmış, Kutluk Türk Devleti’nde Türkan Hatun, Delhi Türk Devleti’nde Raziye Sultan devlet başkanlığı yapmıştır. Sonuç olarak eski Türk kadını gerek devlet işlerinde, gerekse toplum hayatında çok önemli ve saygın bir yere sahipti. 
Geçmişi bilmek, kendini bilmektedir. Geçmişte Türk kadının kim olduğunu, ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmek, yitirilen Türk kadının kimliği yeniden fark etmesini sağlayabilir. Üstatlar değer görmek, önce kendine değer vermekle, saygı görmek insanın önce kendine saygı duyması ile başlar demişler. İnsan kendine ve kimliğine sahip çıkması, ne olduğunu ya da olmadığını bilmesi, nerden ve nasıl geldiğini bilmesi ile mümkündür. 
Yıl 2023, aylardan Mart ve günlerden 8 Mart… Türk kadını olarak neydik, ne olduk ve şimdi… 

Yazarın Diğer Yazıları