İki gündür sosyal medyada Kız Kulesinin çalındığına ilişkin bir haber dolaşıyor. Görsel medyada da haber oldu mu bilmiyorum. Bu aralar gazete ve televizyon takip edemedim.
Elbette Kız Kulesinin çalındığını düşünmüyorum. Zaten böyle bir şey akıl ve mantıkla izah edilemez. Gerçekten çalındı ise bu artık en üst level’a ulaşıldığının işaretidir.
Guinnees rekorlar kitabına girecek ve tüm rekorları alt üst edecek bir hırsızlık olayıdır.
Ancak asıl problem böyle bir hırsızlık varsayımının tartışılıyor ve çok ciddi kesimlerden inanan bir kitle buluyor olmasıdır.
Haber üzerine Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bir açıklama yapmış ve restorasyon içerisinden fotoğraf paylaşmış.
Durum bu kadar vahim.
Vahim olan kurumlara güvenin kalmamış olmasıdır.
Gelişmiş, hukuk ve demokrasinin oturduğu bir ülkede olsa olsa, bu bir zaytung haber olur ve insanlar bu habere güler geçer.
Biz de iki gündür tartışılıyor.
Azımsanmayacak kadar çok da inanan insan olması ayrı bir vahamet.
Ülkeyi yönetenler başlarını ellerinin arasına alıp düşünmelidir, bu “toplumsal şizofren” halini.
Ülke her gün yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet skandalları ile çalkalanıyor, bir yetkili çıkıp da bir açıklama yapmıyor.
Ya açıklayabilecek durumda değiller, ya da asparagas haber olarak gördükleri için önem vermiyorlar.
Yetkililer için durum böyle olabilir ama, peki vatandaş bundan nasıl etkileniyor. Bu olayların toplum üzerinde etkisi nedir.
Kabullenilemeyen ama aynı zamanda da açıklanamayan bir durum varsa bu, davranışlara yansır ve insanı hırçınlaştırır.
Bu da kavgalara ve doğal olarak kutuplaşmalara yol açar.
İstenilen bu ise sözüm yok.
Ama olan ülkeye oluyor. Halkımıza oluyor.
Basit bir restorasyon çalışmasından bile kıllanır hale gelmiş bir toplum var ortada.
Yetkililerin acil çözüm üretmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıştırıcı değil, birleştirici politikalara ihtiyaç var.
Bu artık zaruret olmuştur.
