Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

İTAAT HAZZI

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 802

Hatırlarsanız itaat üzerine daha önce de yazı yazmıştım. Önemsediğim konulardan biri. Daha doğrusu mücadele ettiğim.
İtaat etmek insanın kendi iradesini, duygularını, vicdanını başka birine teslim etmesidir.
Geçen gün twitterda bir paylaşım dikkatimi çekti. 
İtaat Kültürü isimli bir yazı dizisi. Şahap Eraslan kaleme almış.
Uzun bir yazı, hepsini buraya almak mümkün değil. 
Mümkün olsa idi doğrusu burada tekrar etmek isterdim.
Şahap beyin emeklerine sağlık. Çok güzel ve detaylı bir çalışma olmuş.
Elbette okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Burada özet olarak birkaç cümle alıntı yapmak istiyorum.
Psikanalist Eraslan, itaat edenin itaat etmesinden ötürü otoritenin takdirini kazandığı için yaşadığı hazza, itaat hazzı adını vermiş.
İtaat ederken aynı zamanda haz almak. 
Freud, insanın haz aldığı şeyleri yapmaya, kendisine haz vermeyen şeylerden de uzak durmaya meyilli olduğunu söyler.
Eğer insanlar şeyhlerine, liderlerine, kayıtsız şartsız itaat ediyorsa, kendi irade ve vicdanlarını onlara teslim ediyorsa, bundan haz alıyorlar demektir.
Ordudan, cemaatlerden tutunda, siyasete kadar toplumun birçok alanında bu itaat kültürünü görmek mümkündür. İtaatin yoğun olduğu insanlarda bu bir alışkanlık haline geliyor. Bu insanlar itaat ettikleri obje yok olduğunda gene itaat edecekleri, boyun eğecekleri yeni bir obje arıyorlar. Çünkü bu insanlar boyun eğmeden yaşayamazlar. Bu otonom ve bağımsız olmayı bilmemelerinden kaynaklanır. Bir diktatör gitse, onun yerine bir başkanını koymaya çalışırlar. Tarihte bunun örnekleri oldukça çoktur.
Kayıtsız şartsız hiç sorgulamadan itaat, normalde utanç duyulması gereken bir durum iken, bu insanlar için bir gurur ve haz kaynağıdır.
Bu insanlar itaat ettikleri kişilerin ya da kişinin ne söylediğine bakmazlar. Söylemin doğru ya da yanlış olması önemli değildir, çünkü bu muhakemeye de sahip değildirler.
Eraslan’a göre bu insanlar, yücelttikleri obje ile kendileri arasındaki sen ve ben farkını, iki farklı insan olmalarından ötürü oluşan farklı sen ve ben olma hallerini ortadan kaldırarak yücelttikleri obje ile birleştirip “biz” olarak var olabiliyorlar. Ben olmayı ve ben’in sınırlarını kaldırmayı o anda bir başarı sandıklarından, sanki bir zafer kazanmışçasına bunu kutluyorlar.  Dışarıdan bakılınca ayıp ve utanılacak olan bir şey, bu insanlar için eğlence ve haz kaynağı oluyor. Yüceltilen objeyle bütünleşme anının sevinci, kendi olmaktan vaz geçmenin hazzı.
Maalesef böyle saplantıya sahip insanlara bir şeyler anlatmak da mümkün olmuyor. Sabit fikirli oluyorlar. Çünkü fikirleri zaten kendi fikirleri değil. Ancak itaat ettikleri kişi fikir değiştirirse onlar da fikir değiştirebiliyorlar.
Böyle insanlarla tartışmanın ve fikir teatisinde bulunmanın hiçbir anlamı yoktur. Boşuna yorulmayın.


 

Yazarın Diğer Yazıları