Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 735

"Hâkimiyet, bilâkaydü şart Milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti, Cumhuriyettir."
Evet, 29 Ekim 1923 yılında “Teşkilat-ı Esasiye” kanununun birinci maddesinde yapılan bu değişiklik ile Türkiye Devleti’nin şekli Cumhuriyet olarak tanımlanmıştır.
Osmanlı Devletinde 1876 yılına kadar, padişahın halk üzerinde egemen olduğu “Mutlak Monarşi” yönetimi, 1876-1878 ve 1908-1918 yılları arasında ise Meşruti Monarşi yönetim şekli vardı.
Meşrutiyet, hükümdarla yönetilen bir ülkede, hükümdarın ya da bir başbakanın başkanlığı altında bir hükümetin ve yasaları yapan seçilmiş bir parlamentonun bulunduğu yönetim biçimidir.
1876-1878 dönemi I. Meşrutiyet dönemi olarak ifade edilmektedir.
II. Abdülhamid tarafından ilan edilen meşrutiyet,  yine II. Abdülhamid’in, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki yenilgiyi gerekçe göstererek Meclis-i Mebusan'ı kapatmasıyla 1878'de son bulmuştur. 
1908 yılında II. Abdülhamid tarafından tekrar ilan edilen meşrutiyet yönetimi 1918 de Osmanlının Birinci Dünya savaşında mağlup olması ve yıkılması ile son bulmuştur. 
1908-1918 dönemi de II Meşrutiyet dönemi olarak ifade edilmektedir.
Ulusal iradeyi somut olarak gösterecek meclis, İstanbul'un işgal edilip Mebusan Meclisi'nin dağıtılması üzerine, "Büyük Millet Meclisi" adıyla 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplandı. Bu, yeni devletin ilk meclisi idi.
Bu gün de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara hediyesi olarak “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adı altında kutlanmaktadır. 
Olağanüstü yetkilerle donatılmış,  390 kişilik bu meclisin başkanı, aynı zamanda hükûmet ve devlet başkanı olarak adlandırılmıştır. Bu meclis aynı zamanda Cumhuriyet’e doğru atılan ilk adımdır da.
Cumhuriyet bir nevi egemenliğin kayıtsız şartsız milletin himayesinde olmasının teminatıdır. Bu da Türkiye Devleti ve milletimiz adına büyük bir kazanımdır. 
Millet bu değişim ile devlet yönetiminde söz söyleme hakkına sahip olmuştur.
Bugün seçme ve seçilme hakkına sahip isek, bunu Cumhuriyet’e borçluyuz.
Bu mirası bize bırakanlara minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Ruhları şad olsun.


 

Yazarın Diğer Yazıları