İÇİM DIŞIM BİR 

“Benim içim dışım birdir. Öyle söyleyiveririm.  Aklıma gelince söylemeyeceğim de, ne zaman söyleyeceğim?” Bu ifadeleri pek çok insandan duyuyoruz. Peki, doğru mu? Böyle mi yapmak lazım? Ben, bana yapılmasını ister miyim? Sen, sana yapılmasını ister misin? Şöyle bir düşünelim. Sanki hepinizin içinizden ya da dışınızdan şöyle ifade ettiğinizi duyar gibiyim “Yok ya, öyle de istemem. Uygun zemin ve zamanında söylenmesini isterim”
Gerçekten hepimiz uygun zamanda ve münasip bir dil ile, uygun bir zeminde söylenmesini isteriz. Tam anlaşıldığımız zaman böyle olmasını isteriz. Bir de tam anlaşılmadığımız, milletin olaya/olaylara vakıf olmadığı durumları düşündüğünüzde, gerçekten tam bir karmaşa yaşanır.
En çok fil örneği verilir. Karanlıkta herkes filin farklı bir yerine dokunarak, dokunduğu şeyi anlatmaları istenir. Kimi hortumu, kimi kuyruğu, kimi kulakları, kimi filin bacağını, kimi gövdesini anlatmaya çalışır. Ama hiçbiri fili bilememiş olur dolayısıyla. Herkesin anlattığı sanki doğru gibidir. Ama “Fil böyledir” deyip ona göre karar vermek, ona göre hüküm vermek, ona göre davranmak yanlış olur. Çünkü fil sadece hortumundan ibaret değildir, ya da sadece kuyruğundan ibaret değildir. 
Diğer bir örnek”Deniz”. Denizi farklı zamanlarda seyredin. Gündüz seyredin.  Gündüzün farklı zamanlarında, sabah erken saatlerde, öğle sıcağında, akşamüstü güneş batarken seyredin. Sizde uyandırdığı duygular aynı mı? Yine gündüz, kış günü seyredin denizi. Ne hissediyorsunuz? Gece seyredin denizi. Ne görüyorsunuz? Ne hissediyorsunuz? Kapkaranlık, ileriye doğru baktıkça dipsiz bir kuyu gibi, biraz ürperti veriyor değil mi?Dolunayda hissettiğimiz hisler ile hilal iken hissettiğimiz hisler aynı değil, değil mi? Halbuki deniz aynı deniz.
Bir fili, bir denizi değerlendirirken bile ne kadar zorlanıyoruz. Böyle düşününce bir kişiyi olur olmaz, alelade şekilde değerlendirmek ne kadar yanlış olur. Öyle değil mi? 
Selamlar Sevgiler Saygılar