Aşk Nereye Kadar
Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık
- 234
Üşüyor gibi titriyorsun onun kollarında. O bunu fark etmiyor. Şimdiye kadar fark etmediklerinden bir tanesi olduğunu biliyorsun. Erkek olma adına birçok algının yüklendiği adamlardan bir tanesini sevdiğinin ayırdımına varıyorsun.
Onu ilk gördüğün günü anımsıyorsun. Yakışıklı yüzüne baktığında çarpan kalbini hissetmek istiyorsun. Gücün var mı o güne dönmeye? Kendini kendinden uzaklaştırmak istiyorsun. O günün vaat ettiklerine sığınmak istiyorsun. Aşkın tüm damarlarında gezindiği, organlarının şarkı söylediği, umudun geleceğe hürmet ettiği anda olmak istiyorsun. Parıltılı gözlerde gördüğün özgüvene, kendi olma haline sarılmak istiyorsun. Olmuyor. Peki şu an sana sarılan adam aynı kişi mi? Bilmiyorsun. Aslında biliyorsun da bilmek istemiyorsun. Bilginin getireceklerine henüz hazır değilsin. Bir hıçkırık boğazından fırlayıp dudaklarından kaçıyor. Değişen neydi, sen mi yoksa o mu? Değişmek mi yaralayan yoksa olanı olduğu gibi görememek mi? Ne fark eder ki! Yoksun kaldıkların canını yakmıyor mu? Kendi olma sürecini tamamlamamış bir adamı sevdiğini bilmek kalbini acıtmıyor mu? Oysa kendi fikirleri vardı değil mi? Kararlarını kendi alabilirdi. Düşündükleri ve düşleri ona aitti. Şimdi öyle olmadığını biliyorsun. İlk ne zaman fark ettin? Ne zaman görüp görmezlikten, bilip bilmezlikten geldin? Çok uzak zaman gibi geliyor ilk karşılaştığınız an. Fonda Bülent Ortaçgil’in Aşk Nereye Kadar şarkısı çalıyordu. Sen mi sormuştun yoksa o mu?
“Aşk çözer mi? Üretir mi? Değiştirir mi?”
Şarkıda olduğu gibi kendi kendine soruyorsun. Cevapların yok.
Tekrar eden bir görüntü gözünün önüne geliyor. Başkalarından devşirilmiş davranışları dert yanışların karşına dikiliyor. Seni dinleyenlere anlattığında duyduklarını nereye sakladın? Arasan bulamazsın değil mi? Senin karşında kendini aşamama bunalımına girince de böyle sarılmıştı. Yüzüne buruşturarak hatırlıyorsun. O gün de ağlamış mıydı? Bilmiyorsun. Bildiğin tek şey verdiği sözler. İstediklerinin ne olduğunu bulacağına, kendi olma cesaretini göstereceğine, kendini seveceğine dair bir dolu söz!.. hangisini gerçekleştirdi? Ataerkil bir toplumda erkeklerin sınırların dışına çıkamayacağını, annesinin belli kalıplarla yetiştirdiğini, tanıdığın birçok kişinin de henüz kendisini sevmeyi bilmediğini ne çok duydun. Kendine bunları ne çok söyledin. Doğru olmadığını bile bile inanmayı seçtin. İşin içinden çıkamayınca bunlara sığındın. Çünkü seviyordun. Sevmeler yumağında kendine tuzaklar kurdun. Bile isteye inanmayı tercih ettin. Çünkü seviyordu. Sevgisi uğruna o güne kadar doğru bildiği tüm yanlışları seninle düzeltecekti. Öğrendiği tüm “sen erkeksin yapamazsın, edemezsin” olumlamalarını seninle yapıp edecekti. Oysa değişmek dönüşmek o kadar kolay değildi. Hani sen başkaydın? Senin için her şeyi yapardı? İstemek başlamanın yarısıydı. Peki bitirmek için yeterli miydi?
Bir sarılış anında hatırladıkların ağır geliyor. Kaçıp gitmek istiyorsun. Her şeyi geride bırakmak fikri çok cazip geliyor. Fakir kalmış dünün tüm yüklerinden kurtulma hissiyatı bedenine yayılıyor. Peki seni saran adamın gözlerine bakabilecek misin? Kalbinin sarsıntılarına sağır olan bir adamın tüm uzuvlarını hayatından silkip atabilecek misin? Anlıyorsun ki kızgınlığın kendine. Her mağlubiyetinin ardından bahaneler sıralayan adamı sevdiğini sandığın için öfkelisin. Bir hırsla bedenini saran kolları itiyorsun. Çakmak gibi yanan gözlerini bildiğin ıslak gözlere dikiyorsun. Gördüğün nazarlara irkiliyorsun. Sokakta tek başına kalmış bir çocuk gözleri sana bakıyor. Bu ifadeyi ilk defa mı görüyorsun? İlk kez mi kendini bu kadar açık ediyor. Sevilmeye, ilgi ve şefkat görmeye aç bir çocuk!..
Hayatına giren herkesin onun içindeki çocuğa sarılıp “ben varım” diye söylemesini beklediğini fark ediyorsun. Sen onu büyütecek kadın değilsin. Onun annesi de değilsin. O an aklında bir soru yankılanıyor.
“annesi bu çocuğu neden büyütmemiş?”
Evet annesi ne yapmış böyle. Yaptığı yanlışlardan koruyarak, sırtını sıvazlayarak, sorumluluk vermeyerek ne yapmış? Annesi sevgi adı altında kendi olamayan bir adam, bir erkek yaratmış. Ne yazık ki kendine bağımlı bir insan yetiştirmiş. Oysa sevmek bağlı olmaktır bağımlı değil. Aranızdaki sorunun kaynağını anlıyorsun. Sen bağlı ilişkiler kurarken o bağımlı oluyor. Peki şimdi ne olacak? şimdi ne yapacaksın? Aşk ne yere kadar gider? Anlıyorsun ki bitti. Her şey buraya kadar.