Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

SÖZCÜKLERLE YOLCULUK

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 687

Yaşamını sözcüklerle haşır neşir olarak sürdüren biri olarak yazma eyleminin bana verdiği hazzı başka hiçbir yerde ya da eylemde bulamam. Yazmaya oturduğum zaman aklımda belli bir konu olsa bile, o konuyu ifade etmeye çalışırken aldığım yol, kıtalar keşfetmeye giden gezginlerin yolları kadar gizemlidir. Bu yollarda ilerlerken gördüğüm manzara beni hayretlere düşürür. Öyle mutlu olurum, öyle haz alırım ki, yazı bittiğinde hipnozdan  uyanır gibi olurum. Üzerimden tonlarca yük kalkmış gibi , kuş gibi hafif hissederim kendimi. Bir de her yazıdan sonra kırklanmış hissederim kendimi tertemiz.
Sözcüklere saygım sonsuzdur. Onları;  insanları kandırmak, aldatmak, üzmek, ezmek ve maddi çıkar  kazanmak için  kullanmadığımı bildiklerinden, sözcükler de bana saygı duyar ve yazma eylemi için çıktığım yolda jestlerini yaparlar. Öyle muhteşem yerlerden götürürler ki, yazı bitene kadar mest olurum.  Bana yaptıkları bu güzellikten dolayı sözcüklerin mutlu olduğunu  gözlerinden okurum.
Sözcükler ve ben onurlu, dik duruşlu, saygı, sevgi ve bilgi dolu yüksek insan kalitesine ulaşmak için çıktığımız yollarda neylersek güzel eyleriz. Bundan büyük mutluluk mu olur?
 
İNSANLARI KULLANMAYIN
Her yaptığı işte bir şeyler bekleyen hesap kitap sahibi insanlardan  oldum olası uzak durmaya çalışırım. Günlük en sıradan davranışlarında  bile sizin hiç aklınıza gelmeyen beklentiler içine giren, daha ilk  adımda beş on adım ilerinin hesabını yapan insanlar ürkütür beni. Çünkü  bunlar sizinle dostane ilişki içindeymiş gibi gözükürler ama bütün  amaçları sizi kullanarak neler elde edebilecekleridir. Size selam  vermeleri, yanınızda yer almaları, aynı fotoğraf karesinin içine  girmeleri hep bir hesap kitap dahilindedir. Sizin aklınıza bile gelmeyen  hesaplarla uğraşır dururlar. Kullanırlar sizi . Daha doğrusu  kullandıklarını düşünürler. Ama bir ömrü böyle hesaplarla heba etmeye  değer mi bilmiyorum.

Öylesine çoğaldı ki bu gibi davranışlar, artık kiminle yüz yüze gelsem  “acaba niyeti nedir ?” diye içimden sormadan edemiyorum. “Keşke  düşündüğüm gibi çıkmasa” diye de dua ediyorum elbet. Çünkü “kullanılmak”  bir insana reva görülecek en yakışıksız durumdur.  Sevgi, saygı,  nezaket , yardımlaşma gibi kavramlar karşılıksız ve çıkar beklemeden  gönülden yapılan davranışlar olmalıdır. Eğer bu gibi kavramların içine  makam, mevki, para gibi maddi beklentileri koyarsanız, insan olmanın  yüce değerlerini erezyona uğratmış olursunuz. Ve sonunda birbirine  güvenmeyen kalabalık bir yalnızlar yığınıyla karşı karşı kalmış oluruz.

Gözleri görmeyen bir insanı yolun karşısına geçirmek, yaşlı birinin  koluna girip kalkmasına yardımcı olmak, bir dostu hastanede ziyaret  etmek, huzurevindeki yaşlılarla sohbet edip yalnızlıklarını gidermek,  darda kalmış bir dostu sıkıntıdan kurtarmak yani iyi niyetle yapılmış  insani davranışların hiç birinin maddi bir karşılığı olamaz ve  olmamalıdır. Eğer bu davranışlar hesap kitap yapılarak maddi beklentiler  içine girilerek yapılıyorsa çok yazık. Üç kuruş maddi çıkar elde edeyim  derken bütün insanlığa kara bir leke sürmüş oluruz.
Bir durum neyi gerektiriyorsa, o durumun gerektirdiği davranışı gözümüzü  kırpmadan yapıyorsak güzeldir. Düşünüp taşınıp hesap kitap yaparak  davrandığımız  taktirde işin içine epeyce yabancı madde girmiştir ve bu  yabancı maddeler ilişkilerimize de yansıyarak yabancılaşmış ilişkilerle  hem kendimizden  hem karşımızdakinden uzaklaşmış toplum içinde yaşayan  tuhaf yabancılar olarak bir ömür heba edip gideriz. 

Yazarın Diğer Yazıları