Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

 MUĞLA ' DA BİRKAÇ GÜN.

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 565

" öylesine bir yazı" 

Muğla'dayım. Birkaç gün kafamı dinleyeyim dedim. Petek Otel' de kalıyorum .  Bİr çorba , bir iki bardak da çay içeyim dedim yatmadan önce  Yoksa uykum gelmez. Otelin terasında restaurantı var. Masaya koydukları bloknotu ve kalemi de yanıma alıp çıktım yukarı. Çorba sordum, yok dediler.  O zaman adana kebap getirin dedim ne alakaysa. Bir de çoban salata söyledim. Yemekten önce de bir çay istedim. Çayı sevmedim.

Bloknota da ne yazacaksam artık  Kağıt bana bakıyor, ben kağıda. Yanıma almazsam, aklıma aniden bir fikir gelse ya da dize gelse, not etmezsem uçup gidecek. Gerçi cep telefonu yanımda olursa- sanki yanımda olmadığı varmış gibi - sorun olmuyor ve kâğıt kaleme de gerek kalmıyor. Buna rağmen aklıma gelen bir şeyi, ihmalkâr davranıp, not almazsam, sanırım yaşın da etkisiyle, unutuyorum ve bir daha da hatırlayamıyorum.
Aslında millet yazar görsün diye elinde kalem defter gezdirip, gösteriş yapmayı hiç sevmem. Bu yüzden not alma işini telefonların alması bir yerde iyi oldu. Bu gösteriş yapma kaygısından kurtardı. Evde yazma çizme zamanlarında, herkesin kullandığı masanın boş bir alanı yetiyor bana. Kitap okurken de öyle. Hiç özel bir yer aramam kendime. Yeter ki içimden yazma çizme, okuma isteği gelsin. En önemlisi budur benim için. İçinden istek gelmedikten sonra, koca salon senin olsa, oda büyüklüğünde ceviz masan olsa ne yazar. Hele de, ceketin bütün ön ceplerini herkesin göreceği şekilde kalemlerle doldursan; boynunu, sırtını, kollarını yazar olduğunu milletin gözünün içine sokan çantaların asılı olsa ; yazar olduğunu dünya aleme davul zurnayla duyurmayı amaçlayan yazar sakalın, pipon, saçın, şapkan olsa ne yazar. 
Konuyu dağıtmayayım da. Ha ne diyordum. Yanıma defter kâgıt almıştım, aniden ilham falan gelesi tutar diye. Restaurantta otururken telefona yazmak aklıma geldi ve kâğıdı kalemi cebime koydum ve telefona bir iki kelime yazdım ve bıraktım.
 Daha önce de yazmıştım. Masa başına oturunca, ıkına sıkına, iyi kötü bir yazı çıkarıyorsun . Ama şiir nafile. Kendi gelmeyince mümkünü yok. Bu sefer de öyle oldu. Şiir gelmeyince, kös kös odaya döndük. 
Gösteriş yapmadan, yine de kâğıt kalem yanı başımızda bulundurmak lazım. İlhamın ne zaman geleceği belli olmaz. Yanımızda kâğıt kalemi görünce utanma pazarı gelir bir anda belki. Yoksa bazen öyle oluyor ki aylarca gelmediği oluyor da, gözü yollarda kalıyor insanın 


 

Yazarın Diğer Yazıları