İNSANIN DOĞAYLA MÜCADELESİ

İnsanoğlu varoluşundan itibaren doğayla mücadele ede ede varlığını sürdürebilmeyi başarabilmiş ve bugünlere kadar gelebilmiştir . Doğayla mücadelesinde, doğayı kendi yaşama koşullarına uydurabildiği ölçüde başarılı olmuş, varlığını sürdürebilmiştir. Zaten sosyoji, antropoloji kitaplarında yazardı: Hayvanlar gibi kendisini doğaya uyduramayan insanoğlu, varlığını sürdürebilmek için doğayı kendisine uydurmuş ve bunda başarılı olduğu müddetçe  yaşama şansı bulmuştur . Buna da kültür demiş, teknoloji demiş insan. Yağmurdan , selden korunmak için barajlar, kanallar yapmış. Şimşekten korunmak için paratoner yapmış . Yolları yakın kılmak için arabalar, uçaklar yapmış. Hayvanlar gibi kış geldiğinde tüylenip, yaz geldiğinde tüy dökemediği için evler yapmış korunmak için. Isıtıcılar, soğutucular yapmış. Kendi yaşamını korumak, varlığını sürdürmekten başka derdi olmadığından, hakkıyla ve sapasağlam yaptığı her araç, doğaya karşı mücadelesinde başarılı olmasını sağlamıştır 
Dışımızdaki doğa böyle. Bir de bizdeki doğa var. Doğal yanımız. Hayvanlarla ortak olan; üreyen, yiyen içen, barınan yanımız. Nefsimiz, bedenimiz. Nasıl ki dışımızdaki doğayı kendimize uydurduğumuz ölçüde varlığımızı devam ettirebiliyorsak, kendimizdeki doğal yanımızı da eğitip insanın emrine verdiğimiz ölçüde insan olabiliyoruz. Hayvandan insana yükseliş serüvenidir bu. Kimi hayvan seviyesinde kalıyor, kimi de insanlığa hatta daha yukarısına geçebiliyor.
Bedenimizi irademizin emrine verip ölçülü, düzenli bir şekilde isteklerini karşılamamız gerekiyor. Doymak bilmez isteklerine, hırsına, gözü doymazlığına gem vurmazsak, perişan eder, büyük yıkımlara yol açar. 
 Ne zaman ki insanın doğayla ve kendisiyle mücadelesinde, para kazanma hırsı, rant telaşı iradenin ve insanî değerlerin önüne geçmeye başladı ne doğa kaldı, ne orman, ne dere, ne nefes alacak yeşil alan. Her yer beton, beton,  beton.
Depremde gözü dönmüş rant sahiplerinin, insanların yaşamlarını hiçe sayıp, bir kat daha çıkarak malzemeden çalarak üç kuruş fazla kazanma uğruna yaptıkları ortada. Rantseverler affetse de doğanın kanunları milim şaşmıyor ve affetmiyor.
Doğayla mücadelesinde de, kendisiyle mücadelesinde de iradenin yerine nefis ve hırs öne geçince, suçumuzu ve ihmalimizi  örtmek için adına " kader" dediğimiz belalar başımızdan eksik olmuyor.