
HARFLER - KELİMELER VE SÖZLER
Coşkun Karabulut / Kültür Sanat
- 750
Güzel söz Allah' a ulaşır. Kötü söz ise, onu söyleyen kişi, bu sözü iyiye çevirene kadar gökyüzünde bekler, şayet düzelmezse, aleyhte şahitlik yapar diyor Muhiddin Arabi. Ona göre kelimeler ve onları meydana getiren harfler, insan toplulukları gibi bir varlıktır bir ümmettir. Hatta yanlış bilmiyorsam, kendi peygamberleri bile vardır. Onun için, ağzımızdan çıkan her söze dikkat etmemiz gerekir. Öyle bazı yazarların dediği gibi:" Söz uçar, yazı kalır" diye bir şey yok. Tam tersine, söz kıyamete kadar, onu ifade eden sahibini gözlüyor ve iyi ya da kötü kaderine şahit oluyor belki de belirlenmesinde etkili oluyor. Hani derler ya: " Kötü söz, sahibine aittir." diye. Sanki bu sözü doğrularcasına, Arabi de, güzel söz Allah ' a ulaşacaktır , kötü söz ise gökyüzünde sahibinin kaderini gözleyecektir. Güzel söze dönüşmeyi bekleyecek, yoksa hesap günü aleyhte şahitlik edecektir, Harflerin İlmi adlı eserinden bununla ilgili bölüm şöyle:
"Havada dolaşan bu sözlü harfler var olduktan sonra onlara ölüm ulaşamaz; yazılı harfler böyle değildir; çünkü yazılı bir harfin veya bir kelimenin şekli değişikliğe uğrayabilir ve yok olabilir, çünkü onlar değişikliği ve yok oluşu kabul eden bir yerde bulunurlar. Sözlü şekiller ise, değişikliği ve yok oluşu kabul etmeyen bir yerde bulunurlar. İşte bu nedenle, sözlü harfler için "beka", daimîlik ve ebedîlik söz konusudur. Dolayısıyla hava, gökyüzü bütünüyle âlemin sözüyle dopdoludur. "Keşf" sahibi kimseler onları daimî duran suretler olarak görürler. "
Yazar Sulhi Ceylan ise Edebi Fikir.com sitesinde su tespitleri yapıyor:
"İnsan esma terkibidir. Allah’ın isimlerinin tecellilerinin toplamından ibarettir. Varlığa çıkmak yani bir kelime haline gelmek aslında Allah’ın sonsuz rahmetinin gözükmesidir. “Kün” (ol) emri rahmetin zuhura çıkışıdır. Bu sebeple kâinata “Nefesü’r-rahman” (Rahman’ın nefesi) denir. İnsanın ağzında çıkar harflerden oluşan kelimeler de Allah’ın rahmetindendir. Çünkü sonsuz rahmet sahibi olan Allah, bu rahmetini var ederek göstermektedir ki bu da bilinmesini sağlamaktadır: “Ben bir gizli hazineydim, bilinmeyi sevdim, bu yüzden de mahlûkâtı yarattım.”
Konuşulan her kelime, Allah tarafından varlığa büründürülerek yaratılıyor. O halde sarf edilen ya da başka bir ifade ile yaratılmasına vesile olunan kelimelere çok dikkat etmeli. İbn Arabî, kişinin ağzından çıkan kelimelerin manasına göre varlık bulduğunu söyler. Eğer konuşulan sözler doğru, güzel ve Allah içinse bu kelimelere güzel bir surete bürünür. Ama kötü, yalan ve iftira ise bu kelimeler çirkin bir surete bürünür. Dahası da var. Güzel suretlere bürünen kelimeler o insan için tövbe istiğfar ederek yüksek makamlara gelmesi için dua eder. Ayrıca kişi günahlarına tövbe ettikçe daha önce ağzından çıkan ve kötü surete bürünen kelimelerden bu çirkinlik kaldırılır ve güzel bir surete getirilir. O halde kelimelerin de kendi içinde makamları vardır.
Kendi varlığının hakikatine varamamış, günlük işlerin ayrıntısında kaybolmuş ve bu sebeple kendisinin okunması gereken bir kelime olduğunun ve kâinatın da bu kelimelerden oluştuğunun idrakinde olmayan insan aslında okuma bilmiyor (cahil) demektir. Zira okunması gereken okunmadıkça insan ne okunursa okunsun faydasızdır."
Bu kadar güzel bir özet olabilir ancak. Tasavvuf' un genel anlayışı da budur aşağı yukarı.
Her insanın olmakla birlikte, kelimeyi ve sözü bir yaşam biçimi olarak seçmiş olan şair ve yazarların ne kadar büyük sorumlukları olduğunun da açık bir göstergesi oluyor bu ifadeler.