Afi Can

LİKYA KİTAP GÜNLERİ NİÇİN YAPILMADI?

Afi Can

  • 901

Şimdiye kadar olduğu gibi göstermelikte olsa dostlar alışverişte görsün minvalinde yapılan Likya kitap günleri neden yapılmadı.

Merak ettiğim önemli bi konu..
Bilirsiniz, sanatın siyaset ile tek ortak noktası doğası gereği genelde ona muhalif olmasıdır…
Yoksa sanat sanat için mi yapılır, sanat toplum için mi yapılır gibi artık egzotik sayılabilecek arayışlar içerisinde değil de siyaset toplum için mi yapılır yoksa siyaset yandaşlar için mi yapılır gibi daha temel, daha gerçekçi sorular ile uğraşmalıyız.

Altını dolduramadığımız şeylerin üstünü örtmesini meziyet haline getirmiş bir toplumuz.

Son on yıldır Fethiye’mizin ve ülkemizin ilk vazgeçtiği şeylerden biri sanat oldu. Ama öyle böyle bir vazgeçiş değil. Neredeyse sanatı topyekun reddetme derecesinde bir vazgeçişten bahsediyorum. Zaten siyasi propaganda aleti olarak bile kullanımından vazgeçilmesi durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Geçtiğimiz günlerde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84. yılını anlamlı bir hüzün ile andık. 

Yolun yolumuzdur dedik. Açtığın yolda belirlediğin hedefe varmaya durmadan yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz dedik. Birbirimize ve atamıza verdiğimiz sözleri hatırladık ve birbirimize yeniden hatırlattık. Ama askeri ve iktisadi kalkınmanın yanında sanatsal olarak ilerlememiz için yollar gösterdiğini unuttuk.

Misal;

İlk Sümerbank fabrikasını açan atamız aynı zamanda ilk opera okulumuzu da açmıştı. 

Aynı günlerde sanatsız kalan bir toplumun can damarlarından birisi kopmuş demektir. sözünü onuruyla yazdığı tarihin beyaz sayfalarına nakşetmişti.

Atatürk, Türk milletinin manevî ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini biliyor ve bu nedenle kültürel kalkınmaya büyük önem veriyordu. Atatürk, Türk kültür ve sanatını dünyaya tanıtmak için çok çalıştı. Bu konuda araştırmalar yapılmasını, sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler düzenlenmesini teşvik etti. Sanat ve sanatçılar hakkında takdir ve teşvik edici sözler söyledi. Bunlardan bazıları: 

"Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız."

 "Bir millet, sanat ve sanatkârdan mahrum ise tam bir hayata malik olamaz."

Peki icraat makamında biri olarak bu mesele ile nasıl ilgilendi dersiniz?

Kısaca bahsedelim.

 Atatürk, sanatçı yetiştiren kurumlar açtı. 1937’de Atatürk’ün direktifi ile Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlı olarak Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde Resim ve Heykel Müzesi kuruldu. • Atatürk Türk müziğinin evrensel müzikteki yerini bir an önce alması amacıyla yapılan çalışmalara önderlik etmiştir. Müzik eğitimi görmeleri için çok sayıda öğrenciyi Avrupa’ya göndermiştir. • Ankara’da Musiki Muallim Mektebi ile İstanbul’da Sanayi-i Nefise mekteplerinin açılmasını sağlamıştır. • 1924 yılında “Musiki ve Temsil Akademisi Kanunu” çıkarıldı. 

Savaştan çıkmış bir milletin evlatlarını çağdaş Türk sanatını geliştirmek adına dünyanın dört bir yanına gönderdi. Ulusal ve uluslararası sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler düzenlenmesine öncülük ettiği gibi devlet kurum ve kuruluşlarını da  teşvik etti. 

Elbette belediyemizin kurumlar açacak kadar imkânı yoktur ya da engeller çoktur.  Ama bunların hiçbiri bir kitap fuarını Atatürkçü olduğunu beyan eden yönetimdeki kimselerin niçin yapamadıklarını açıklamaya yetmeyecektir.

Şimdi savaş mı çıktı ki belediyemiz atamızın bu kadar üzerinde titizlikle durduğu bir konuyu es geçti. 

Merak ettim doğrusu…

Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın, sanatla kalın…

Yazarın Diğer Yazıları