Afi Can

 ' KOKU' — Patrick Süskind —

Afi Can

  • 741

Kitap da acı veren ve dram öykülerinde bolca kullanılan enstrümanlardan, böyle şeylerden eser yok. Kitap batıyor ama acıtmıyor. Toplumsal çürümüşlüğün dışa vuruşunu, o dönemin kıta Avrupa’sının gerçeklerini, kurgu ile harmanlayarak tutarlı biçimde  anlatıyor. Hikâyede  kaleme alınan zaman diliminde, pislik ve pis koku Paris’in sokaklarından yükseliyor, tüm kıta Avrupa’sını kaplıyordu. Camlardan caddelere torbalarla atılan insan dışkıları, sahipli, sahipsiz atların ve onların koşulduğu arabaların etraflarında yığınlar haline gelmiş olan hayvan dışkıları ile birlikte etrafa olanca pis kokuyu salıyordu. 

18. yy. Avrupa’sında manzara gerçekten budur. Yazar yarattığı karakteri bu gerçekleri göz önünde bulundurarak değil, bu manzaranın yaratabileceği en hatasız özelliklerle oluşturmuş. Koku duyusu fantastik boyutta gelişmiş bir insanın kendi kokusunun olmaması tezatlığı üzerine kurarak akıllara durgunluk veren bir karakter yaratmıştır. Hikâye ilerledikçe mistik güçler bahşettiği kahramanı yine beklenmedik bir son ile sahneden çekmiştir. Dil ve üslup bakımında akıcı olan yazar, açıklayıcı özelliğiyle de çağdaşlarından ayrılmıştır. Hikâyelerinin tüm ayrıntıları imgesel bütünlük içindedir. Hayvan Çiftliğinden sonra karşılaştığım diğer bir alegori numunesi. Başyapıt diyebilirim. Abartı ve iltifat gibi duran bu cümlelerimin hakikatin kendisi olduğunu anlamanız için eseri okumanız yeterli olacaktır. Alegori nedir?, nasıl yapılır? sorularının tamamını hikayede bulabilirsiniz. Don Kişot’un tahtını sallayabilecek derecede, ustaca kaleme alınmış bir hikaye… 

Üç özne, beş yüklem, bilemedin iki de nesne ile anlatılabilecek ufacık bir dükkan için on sayfadan daha uzunca bir şekilde betimle yapabilen muazzam bir yazar.

Nitekim.

Kitap yayınlandığında  olağanüstü ses getireceği tahmin edilmiyordu. Kıta Avrupa’sın da bazı şeylerin bitmesine vesile olan hikaye bazı şeylerin de  başlamasına vesile olmuştur. 

Hangi biçimde ele alırsak alalım, kıymetli bir eser “Koku”.

Bir eseri her açıdan kıymetli yapan unsurların en belirgin olduğu bir yapıt, “Koku.”

 Zihnimde tortusuz lezzet bırakan ender kitaplardan. Benim için tuhaf ve yakıcı bir yolculuk bu adamın kitapları… Okumayı seven arkadaşlara “Kazancakis” ile birlikte çekinmeden önerebileceğim bir yazar. Keyifli okumalar dilerim. 

Bir de Alegori demişken bizde alegori ustası şairimiz Melih Cevdet Anday’ı anmadan geçmek olmaz. Talihe bakın ki iki usta kalem de “koku” alegorisini muazzam ölçülerde kaleme almışlar. 

Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın, edebiyatla kalın…
 
Çürük

akasya ağaçları akasya kokuyor
bahçelerde güller gübreler kokuyor
geçen otomobil benzin kokuyor
otomobilin içindeki kadın lavanta kokuyor

kadının lavantası dehşet kokuyor
bu lavanta kokusunu koklayan adam ne kokuyor
rakı kokuyor
kızlar oğlanlar ter kokuyor

hastaların kapanmamış yaraları kokuyor
sağlamların açılacak yaraları kokuyor
insanların elleri gözleri kalpleri kokuyor
açlıktan nefesleri kokuyor

çürüyen dişleri derileri beyinleri kokuyor
duyguları düşünceleri sesleri sözleri kokuyor
yazdıkları okudukları kokuyor
çürüdükçe kokuyor

kitaplar dergiler afişler mektuplar kokuyor
dostluklar aşklar arkadaşlıklar kokuyor
havalandırılmamış odalar kokuyor
havalandırılmış odalar kokuyor

sofralar evler apartmanlar kokuyor
mahalleler şehirler memleketler kıtalar kokuyor
çürüdükçe kokuyor
duymuyor musunuz kokuyor

kokuyor kokuyor kokuyor kokuyor

Yazarın Diğer Yazıları