Yüksel, 'Sessizliğin Bedeli Hayattır: Bakım Merkezlerinde Şiddete ve İhmale Son!'
Muğla'nın Fethiye ilçesinde Fethiye Otizm Derneği Başkanı Fatma Dilek Yüksel, dernek üyeleri ile beraber Fethiye Özer Olgun Kültür Merkezi önünde 10-16 Engelliler Haftası dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.
“Sessizliğin Bedeli Hayattır”
Yapılan basın açıklaması şu şekilde: “Bizler, tüm otizmli bireylerin ve diğer engelli grupların hakları için mücadele eden sivil toplum temsilcileri, aileler ve insan hakları savunucuları olarak bugün burada, Arifiye Bakım Merkezi önünde toplandık. Çünkü artık haykırmak istiyoruz: “Sessizliğin bedeli hayattır.” Çünkü her sessizlik yeni bir şiddetin, her gecikme yeni bir ihmalin, her görmezden gelme yeni bir ölümün kapısını aralıyor. Son dönemde, farklı illerdeki bakım merkezlerinden gelen şiddet, ihmal ve ölüm haberleri toplum vicdanında derin yaralar açmıştır. Bu merkezlerde kalan bireylerin çoğu kendini ifade edemeyen, dış dünya ile sınırlı teması olan, genellikle sesi duyulmayan insanlardır. Onların sesi olmak, onların haklarını savunmak ise bizim ortak sorumluluğumuzdur. Bugün burada sadece bir trajedinin yasını tutmak için değil; bir daha yaşanmaması için ne yapılması gerektiğini haykırmak için toplandık”
TALEPLERİMİZ NETTİR:
Engelli bireylerin kaldığı tüm bakım merkezlerinin bağımsız sivil toplum denetimine açılması ve bu denetimlerin şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması, Bakım hizmetlerinde çalışan personelin liyakat esaslı seçilmesi; eğitim, denetim süreçlerinin ve özlük haklarının güçlendirilmesi, İhtiyaç halinde psikiyatrik destekleri içeren, acil sağlık veya yatılı tedavi hizmetlerinin bakım süreçlerine entegre edilmesi, Kamera sistemlerinin yalnızca izleme değil, caydırıcılık ve adli denetim aracı olarak kullanılması; ancak mahremiyet haklarının da gözetilmesi, Ülkemizde otizmlilere yönelik yalnızca dört bakım merkezinin bulunması, mevcut otizmli birey sayısına hizmet verme konusunda gerçekçi değildir.
Otizmlilere yönelik özel bir yönetmelikle, otizm alanında uzmanlaşmış bakım merkezlerinin çoğaltılması, Hak temelli bakım modellerine geçilmesi; bireyin özgürlüğünü, sosyal ilişkilerini, eğitim ve sağlık hakkını koruyan destekli yaşam sistemlerinin yaygınlaştırılması, Ailelerin ve sivil toplumun bu merkezlerde söz ve denetim hakkına sahip olması; karar alma süreçlerine katılımlarının sağlanması, Yıllardır ve defalarca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na sunduğumuz çözüm önerilerinin yeniden değerlendirilerek yaşama geçirilmesi.
Unutulmamalıdır ki, bir toplumun uygarlık seviyesi en kırılgan bireylerine sunduğu yaşam kalitesiyle ölçülür. Biz bu ülkede, hiçbir çocuğun, hiçbir bireyin “bakımsızlıktan, şiddetten ya da ilgisizlikten” hayatını kaybetmesini istemiyoruz” ifadelerine yer verildi.
13 Mayıs’ta buradayız, çünkü burası sadece bir bakım merkezi değil; aynı zamanda bu ülkenin vicdanıdır. Bu vicdanın susmasına izin vermeyeceğiz.