'TURMEPA 30. Yıl Atık Alım Teknesi' Göcek'te Göreve Başladı
DenizTemiz Derneği/TURMEPA ve AISIN Otomotiv iş birliğiyle hayata geçirilen 'TURMEPA 30. Yıl' atık alım teknesi, Fethiye'nin Göcek mahallesinde düzenlenen törenle hizmete başladı.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Göcek Mahallesi, 1 Ağustos 2025 tarihinde çevreci bir projeye daha ev sahipliği yaptı. DenizTemiz Derneği/TURMEPA ve AISIN Otomotiv iş birliğiyle hayata geçirilen “TURMEPA 30. Yıl” atık alım teknesi, düzenlenen törenle göreve başladı. Göcek D-Marin’de düzenlenen açılış törenine TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Kaptanoğlu, AISIN Türkiye Başkanı Murat Ayabakan, Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Ömer Bolat, protokol üyeleri, çözüm ortakları ve çok sayıda davetli katıldı.
TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Kaptanoğlu: “Deniz Varsa Hayat Var”
Ege ve Akdeniz bölgesinde toplam tekne sayısının 9’a yükseldiğinin altını çizerek açıklamalarda bulunan TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Kaptanoğlu: “Bugün burada, TURMEPA’nın 30. yılına yakışır çok özel bir projeyi hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. ‘TURMEPA 30. Yıl Atık Alım Teknesi’ Göcek koylarında göreve başlıyor. Böylece Göcek’te beşinci teknemiz filomuza katılırken, Ege ve Akdeniz’deki toplam tekne sayımız da 9’a yükseldi. Bu proje yalnızca yeni bir tekne demek değil; çocuklarımıza bırakmak istediğimiz mavi mirasın güçlü bir parçası, geleceğe verilmiş bir temizlik ve sorumluluk sözüdür. 15 tonluk sıvı atık kapasitesiyle filomuzun en büyük teknesi olan ‘TURMEPA 30. Yıl’, daha geniş bir alanda, daha verimli hizmet verecek. Göcek’teki beş teknemizle günlük toplam 55 ton sıvı atık toplama kapasitesine ulaştık. Bu da bölgenin çevresel korunmasında çok önemli bir güç demektir. Bu anlamlı adımı, vizyonumuzu paylaşan kıymetli destekçimiz AISIN Türkiye ile birlikte atmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Kendilerine inançları ve katkıları için yürekten teşekkür ederiz. TURMEPA olarak 31 yıldır kamu yararına çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak, devlet kurumlarımızla el ele vererek denizlerimizin ve kıyılarımızın korunması için çalışıyoruz. Çünkü bizler denizleri bir nefes kaynağı, bir kültür ve geleceğimiz olarak görüyoruz. Geçtiğimiz yıl Göcek’te başlattığımız ‘Deniz Çayırı Ekimi Projesi’ kapsamında 10.000 fide diktik. Ektiklerimizin %70’i tuttu. Beklediğimizden çok daha iyi sonuçlar alıyoruz. Hatta proje kapsamında, ülkemizde ilk defa bir deniz çayırının yaşı tespit edildi: tam 2.000 yıl! Bu, bu ekosistemin ne kadar kadim ve kıymetli olduğunu açıkça gösteriyor. TURMEPA olarak bugüne kadar 53 milyon litre sıvı atığın denizlere karışmasını önledik. Göcek’te kurulan ilk sıvı atık alım tesisinden, atık alım filosuna kadar pek çok ilki burada gerçekleştirdik. Ayrıca Göcek’te bir sokağa adımız verildi, ‘Deniz Temiz Okulu’ projemizle eğitim alanında da katkı sağlıyoruz. Bugün burada göreve başlayan ‘TURMEPA 30. Yıl Teknesi’nin Göcek’imize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Başta AISIN Türkiye olmak üzere, projeye destek veren tüm kurumlara, kamu otoritelerine ve Göcek halkına gönülden teşekkür ediyorum. Ayrıca bizleri bugün misafir eden D-Marin Göcek ailesine de ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Bugün olduğu gibi, yarın da Göcek’in doğasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmaya devam edeceğiz. Ve sözlerimi her zaman söylediğimiz cümleyle tamamlamak istiyorum: “Deniz varsa hayat var.” diye konuştu.
“Hep Birlikte Ülkemize Değerler Katmaya Devam Edeceğiz”
AISIN Türkiye Başkanı Murat Ayabakan ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Çok değerli protokol, sevgili dostlar, çevre gönüllüleri… Bugün burada olmaktan, hem şahsım hem de şirketim adına büyük bir gurur duyuyorum. Toyota ailesinin bir parçası olarak, %100 Japon sermayeli bir şirketiz. 650 çalışanımızla Türkiye’nin ihracatına katkı sağlıyoruz. Otomotiv sektöründe faaliyet gösteriyoruz; boya yapıyor, plastik enjeksiyonla üretim gerçekleştiriyor, metal işliyoruz. Ne kadar arıtma yapılırsa yapılsın, atıkların bir şekilde doğaya ve sonunda denizlere karıştığını hepimiz biliyoruz. Bu döngü sonunda bize yağmur olarak dönüyor. Bu yüzden, denizleri korumak hepimizin ortak sorumluluğu. Şadan Hanım çok güzel ifade etti: ‘Deniz varsa hayat var.’ Bu bakış açısıyla yola çıktık. Bu yılki projemizde, TURMEPA bize öncülük etti ve destek sağladı. Bu projeye katkı sunmaktan, hem bir denizci hem de bu ülkenin evladı olarak büyük onur duyuyorum. Şadan Hanım’la az önce yeni bir karar aldık. Bir sonraki projemizi yanan ormanlarımız için planlıyoruz. Ancak onun ardından yine denizlerimize döneceğiz. Bu sadece ‘AISIN ismi görünsün’ diye yapılan bir iş değil; çocuklara mesaj vermek, çevre bilincini artırmak ve sürdürülebilir bir dünya bırakmak amacıyla hayata geçirilmiş bir proje. Katkı sunan tüm paydaşlara ve burada bizimle olan siz değerli konuklara teşekkür ediyorum. Umarım diğer sanayi kuruluşlarımız da bu tür projelere öncülük eder ve hep birlikte ülkemize değer katarız.”
“Çevre, Herkesin Ortak Sorumluluğudur”
Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Ömer Bolat: “İlimiz, 1.480 kilometre kıyı şeridi ve 52 koyuyla dikkat çeken bir coğrafyaya sahip. Bu koylardan en az 15’i uluslararası öneme sahip, Göcek de bunlardan biri. TURMEPA’nın 30. kuruluş yılında, bu yeni atık alım teknesinin de hizmete başlamasıyla birlikte sahillerimizde görev yapan tekne sayısı 30’a ulaştı. Ayrıca, Bakanlığımıza kayıtlı 71 adet atık alım tesisi bulunmakta. Cumhurbaşkanımızın kıymetli eşi Emine Erdoğan hanımefendinin öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık projesi, artık uluslararası bir projeye dönüşmüştür. Bu çalışmanın alt başlıklarından biri de deniz temizliğidir. Biz de ilimizde bu kapsamda çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. 2025–2029 yıllarını kapsayan 'Karadan Denize Kirlilik Önleme Stratejik Eylem Planı'nı hazırladık. Bu plan İl Çevre Kurulu kararıyla onaylandı ve tüm kurumlara dağıtıldı. Artık tüm paydaşlar, bu süreçte hangi görevleri yerine getireceklerini bilmekte. Eskiden suya atılan şeyin yok olacağı gibi yanlış bir algı vardı. Ancak suyun da taşıyabileceği bir kirlilik sınırı var. Karaya atılan her atık, eninde sonunda denize ulaşıyor ve deniz artık bu kirliliğe ‘yeter’ diyerek bize geri dönüyor. Yani su, deyim yerindeyse yüzümüze tükürür hâle geliyor. Çevre; hiçbir kişi, kurum ya da teşkilata bırakılamayacak kadar önemli, ancak herkese emanet edilebilecek kadar ortak bir sorumluluktur. Çevre mücadelesi yalnızca kurallarla değil, erdemli bireylerin davranışlarıyla anlam kazanır. Eğer ormanlarımızı ve denizlerimizi korumazsak, yaşam konforumuzu ve geleceğimizi de kaybederiz. Geçmişte yok olan uygarlıklar gibi, biz de sadece onların sonunu okuyarak yaşarız. Bu nedenle çevreye duyarlı yaşamak zorundayız. Hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.”