Serdar Oğuz

Turizm sektörü ve küçük orta boy işletmeler hakkında bir değerlendirme

Serdar Oğuz

  • 247

Türkiye, geçtiğimiz 40 yılda, özellikle Özal dönemi ile başlayan ve devam eden süreçte turizm sektörüne büyük yatırımlar yaptı, bu yatırımlar istihdam sağladı, milli gelirin artışına kaynak oldu, ülkemiz dünyaya açıldı, turizm bacasız sanayi olarak adlandırıldı, görevini yerine getirdi.

Yapılan araştırmalarda; gelişmekte olan ülkeler açısından turizm ve ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiş, turizm gelirlerindeki %1’lik bir artışın uzun dönemde ekonomik büyüme üzerinde %2,825’lik bir artışa yol açtığı saptanmış.

Ancak, ülkelerin zenginleşmesi ve vatandaşlarının gelirlerinin artışı, dünya ekonomisi ve siyasetinde söz sahibi olmaları teknoloji ile, sanayileşme ile, tarımsal üretim ile oluyor. 
Tabi ki, bu ana üç sektörün yanında diğer sektörler de önemli, ancak “turizm kaynaklı bir gelişme modeli” ülkelerin sırtını dayayabileceği gerçekçi bir program olarak görülmemeli.

Gelişmekte olan bir ülke için böyle bir program ancak sermaye birikimi sağlamak ve teknoloji, sanayi ve tarım yatırımlarına finansman sağlamak için söz konusu olmalıdır. ( Tabi ki bu görevini ifa ettikten sonra sektör devam etmelidir.)

Turizm diğer ana sektörleri destekleyen ve turistlere/misafirlere mal/hizmet ihracatı yaparak döviz kazandıran, isthdam sağlayan bir sektör olarak görülmelidir. Barış ortamında, turizmden gelir temin ederken hayati önemdeki diğer ana sektörlerin geliştirilmesine kaynak aktarılarak, turizm söz konusu sektörlerin gelişmesine katkı sağlanmalıdır, bu şekilde ülkelerin sürdürülebilir ve dengeli büyümesinden bahsedilebilir.


“Turizm sektörü talep elastikiyetinin yüksek olduğu bir sektördür” ve deprem, salgın hastalıklar jeopolitik riskler, terör faaliyetlerinden çok hızlı ve büyük oranlarda etkilenir. 
Yaşadığımız bölge jeopolitik riskleri barındıran coğrafyadır.  Bu riskler gerçekleşir, yaşadığımız coğrafyayı etkileyen ve ülkemizi tehdit eden bir ortam ortaya çıkar ise önemli gelir kayıpları yaşanabilir. Ülkemizin bekası ve gelirleri çeşitlendirmek, sağlıklı bir büyüme adına turizmin yanına teknoloji ve sanayi ve tarımı koymak son derece önem taşımaktadır.
Büyük turizm yatırımları yaparak, turizmde dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olma hayalinden, diğer önemli sektörleri ( teknoloji, sanayi ve tarım) ihmal etme lüksümüzün olmadığı gerçeğine,  umarım çok büyük maliyetler ödeyerek uyanmayız.

Diğer bir konu; Turizmde “Sürdürülebilirlik meselesidir”, mevcut kriterlere ilave olarak,  sürdürülebilirlik belgesi almış bulunan işletmelerin olağanüstü hal vuku bulduğu zaman “sürdürülebilir” olup olmadığı değerlendirilmelidir.

Ülkemizde desteklenen büyük otel yatırımları ve kitle turizmi odaklı iş modelinin, küçük orta boy işletmeler ile mukayese edilince ne kadar sürdürülebilir olduğu tartışılmalıdır.
Bölgesel riskler ortaya koyularak o bölgenin turizm yatırım stratejisi belirlenmelidir. Örneğin, deprem riski yüksek bölgelerde küçük orta boy işletmeler ve daha ziyade tek katlı veya max. iki katlı turizm yatırımları düşünülebilir. Yüksek deprem riski taşıyan bölgelerde çok katlı ve büyük turizm yatırımlarının risk teşkil edeceği hesaba katılmalıdır.
Turizmde talep gören bölgelerde büyük turizm yatırımların yoğunlaşmasının, bu bölgelerde sadece büyük yatırımcıların yatırımını teşvik etmek, küçük orta boy işletmelerin ortadan kalkmasına kayıtsız kalmak hatta bu durumu desteklemek, fırsat eşitliğinin olduğu bir ülkede ne kadar doğru bir yaklaşım olduğu tartışmalıdır.
Böyle bir durum, bir taraftan olağanüstü hal vuku bulduğu zaman büyük yatırımların yönetilmesini zorlaştırır, diğer taraftan toplumda turizmden elde edilen gelirin toplumun tüm kesimlerince paylaşılmaması, uzun dönemde toplumsal barışı negatif etkileyen bir olumsuzluk yaratacağı düşünülmelidir.
***
Turizmi tehdit eden risklerin yaşanması durumunda yaşanacak kayıpların göğüslenmesi ve telafisi , 10-15 kişilik kapasiteli küçük orta boy işletmelerde, 1000 - 1500 kişilik büyük otel yatırımlarından daha kolay olabilir. Bu durumda küçük işletmeler daha kolay adapte olabilirler.
Küçük orta boy işletmeler ile misafirlere sunulabilecek hizmetler Türk toplumunun geleneksel değerleri ve kültürünün öne çıkarıldığı, yöresel mimari özellikler, ikili insan ilişkileri ile misafirlerin hafızalarında yer eden hatıralar turizme değer katan sürdürülebilirliği sağlayan argümanlar olarak değerlendirilmelidir.
***
Olması gereken: 
Küçük, orta boy aile işletmelerinin iş yerleri açması, iş sahibi olması desteklenmelidir. Ancak, görülen odur ki, bu görüşün desteklenmesi bir yana, küçük orta boy işletmelerin açılması, işletilmesi, kredilendirilmesi, ruhsatlandırılması işleri her anlamda zorlaştırılmaktadır. 
Bu uygulamalardan akla gelen, Türk toplumunun teşebbüs ve yatırımcı vasfını, yatırımcı kimliği ile iş imkânlarını kısıtlayarak, vatandaşın çalışan haline getirilmesi midir? Amaç kurulan büyük turizm işletmelerinin çalışan ihtiyacını karşılamak mıdır? Diğer ifadeyle “büyük sermayeye çalışan sağlama” süreci mi işletilmektedir?  
***
Çok katlı ve büyük otel yatırımları risk teşkil eder. Yumurtalar ayrı sepetlerde güvence altına alınmalıdır. Risklerin bir noktada toplanmasının önüne geçilmelidir. Riskler düşük katlı, işletmecilerinin küçük orta boy ölçekte ve sahiplerinin ailelerin oluşturduğu sürdürülebilir mekânların sayılarının artırılmasıyla daha iyi yönetilebilir.
 

Yazarın Diğer Yazıları