BU İŞLER, NASIL İŞLER?

Politika benim uğraş konum değildir, siz değerli okurlarım yakından bildiğiniz gibi. Ancak bölgemizde, daha doğrusu Osmanlı imparatorluğunun yönetimi altında olan topraklarda son günlerde yaşanan ve çorap söküğü gibi uzayıp giden olaylara bigane kalmak da mümkün değil.

    Bu ülke halklarının isyan biçiminde başkaldırmaları ve sonuçta iktidarları sarsmaları ve Tunus, mısır örneklerinde olduğu gibi, yönetimden uzaklaştırmaları, çok kısa anlatımla ‘’ yönetimden memnun olmamaları ‘’ demektir.

    Halkın seçimleri ile yönetime gelmiş olanların, kendi ülke halklarının çoğu sefalet içinde yaşarken, oluşturdukları servetlerinin boyutunu televizyon haberlerinde izliyoruz. Kimi bu serveti ülkeyi terk ederken kaçırıyorlar, kimi zaten iktidarları sırasında dış ülkelerde şöyle-böyle bir biçimde garantiye almış durumdalar.

    Ülkemizin yakın tarihine baktığımızda, benzer bir olayın istiklal savaşı sonunda Türkiye de yaşadığını görüyoruz. Osmanlı hanedarının üyeleri de dış ülkelere gidip, oralarda hayatlarının sonuna kadar. ‘’ Osmanlı prensesleri ‘’olarak yaşadılar. Ama böylesine serveti beraberlerinde götürdüklerini hiç duymadım. Zaten o dönemde imparatorluğun, dış ülkelere muazzam borçları vardır. Bu borçları da Türkiye cumhuriyeti ödedi. Yani kaçıracak servetleri de yoktu.

    Sovyetler Birliğinin dağılmasının mimarlarından olan Gonbaçov halen ABD. deki malikanesinde sesi soluğu çıkmadan ve hiç kuşkusuz bir eli yağda, bir eli balda krallar gibi yaşıyor. Bu böyle nasıl iştir, izahı da, anlaşılması da çok zor.

    İran şahı Rıza Pehlevinin, sürgün yaşamının son günlerinin çok sıkıntılı olduğunu hayal-meyal hatırlıyorum. Ama İran’ın günümüzdeki hali de pek iç açıcı görünmüyor… Pek iyi bu iş ne iş?

    Yazımın başında dedim ya, ben bu işlerden çokça anlamam diye… Cenab-ı Rab ulusumuzu, ülkemizi her türlü beladan ve musibetten korusun!..