Turizm Bilinci Nasıl kazandırılmalı?
Nurettin İYİCE
- 3910
Günümüzün turistleri gittikleri ülkelerde daha çok yöresel, kültürel özellikleri yaşamak , bozulmamış doğal ve tarihi yerleri görmek ve izlenimler toplamak istiyorlar, çünkü turistler günlük yaşamlarında olmayan şeyleri yaşamak için tatile çıkıyorlar. Günlük yaşamlarına denge oluşturması için tatillerini geçirdikleri yerlerde kendi yaşadıkları ortamın karşıtını bulmak istiyorlar. Turistik bölgelerde sunulan ürünlerin, turistlere yerel kültürü , doğayı, tarihi tanımayı ve yaşamayı mümkün kılabilecek tarzda ürünler olması gerekiyor.
Türkiye’nin çok geniş ve zengin bir turizm haritası var. Örneğin sahil turizmi için gelenler Antalya, Bodrum, Marmaris ,tarihi ve kültürel amaçla gelenler Efes Pamukkale, Konya gibi önemli bölgelerimizi tercih ediyorlar.
Bu destinasyonlarımıza baktığımızda maalesef hızlı bir şekilde yöreselliklerini ve doğallıklarını kaybettiklerine şahit oluyoruz. Beton yığınlar her geçen gün hala daha artarken, yeşilliklerimiz ne yazık ki azalıyor. Halbu ki İspanyol turizmciler bizi uyarmışlardı;” biz farkına varmadan turistik bölgelerimizi betonlaştırdık, siz bari yapmayın “demişlerdi. Bununla beraber var olan yöresel folklorümüzü, yemeklerimizi, geleneklerimizi yeterince tanıtamıyoruz, yaşatamıyoruz. Bu sebeplerle, turistin ülkesine döndüğü zaman anlattıkları; beton yapıların çokluğu, yöresel yemeklere, geleneksel folklorik aktivitelere kolayca ulaşamadıkları, çevrenin pis ve bakımsız olması, genelde verilen hizmetlerin kalitesinin düşük ve pahalı olması. Çünkü aklında bunlar kalıyor.
Peki ne yapmalı; turizm bilinci ilkokullarda oluşturulmaya başlanmalı. Ancak bakınız , genelde okulların bahçesi betondur, çevresinde yeşillik ve ağaçlık alan çok azdır. Sınıflarda da çiçek yoktur. Oysa yurt dışında öğrenciler sınıflarında saksılarda çiçek yetiştirirler , bakımları ve sorumlulukları kendilerindedir. Okul bahçelerinin bir kısmı topraktır ve bitki, çiçek yetiştirirler. Eskiden sınıfların gezi ve turizm kolu vardı, etkin aktiviteler yaparlardı ,sınıflarda. En kısa zamanda, geniş kapsamlı turizm dersleri konulmalı ve lise son sınıflara kadar okutulmalı. 1970 li 80 li yıllarda olduğu gibi lise 2 ve 3. sınıf öğrencileri turistik bölgelerde “turizm gönüllüsü” olarak çalıştırılmalılar. Üniversite düzeyinde aslında yeterinden fazla okula sahibiz ancak eğitimin kalite düzeyinde büyük sıkıntılar var. Ne yazık ki, her yıl bu okullardan binlerce kişi mezun olsa da ancak yüzde onu turizm sektörüne devam ediyor. Bu konu da en büyük eksiklik üniversite sektör işbirliğinin yeterince sağlanamaması. En azından otel yöneticileri okullara davet edilebilir. Oysa turizmin geliştiği ülkelerde otel yöneticileri zaman zaman okullara davet edilir ve mesleki anlamda öğrencilerle turizm ve konuk ağırlama konularında bilgilendirmeler yapılır. Öğrencilerde turistik işletmelere gidip ziyaret ederler. Günümüzde , üniversitelerin otel yöneticiliği bölümü kat hizmetleri dersine ,muhasebe öğretmenlerinin girdiğine tanık olmak, alacağımız daha çok yol olduğunu gösteriyor. Elbette, turizm bilinci eğitimi sadece okullarla sınırlı kalmamalı, ömür boyu sürdürülebilir eğitimin bir parçası olmalı.
Nurettin İyice