Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

İnanıyor musun? (2)

Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

  • 28

Günlerdir ona ne söyleyeceğini düşünüyor, işin içinden çıkamıyorsun. Elinde kitap otururken Atalarından miras kalan genetik bir hastalığa sahip olabileceğini söyleyemiyorsun. Ağrıların ilk ortaya çıkınca hekimin kapısını çalmış, ihtimalleri duyunca tahlilleri   yaptırmaktan vaz geçmiştin. Ona ne yaşadıklarından ne de yaşayabileceklerinden bahsetmiştin. Dedenin çektiği ızdıraplar gözünün önüne geldikçe kaybedeceklerinden korkmaya başladın. Zihnindeki sorularla boğuşurken ansızın karşına dikilip “Değiştin” demişti. Kalbinin tam ortasına inen yumruğun acısını hissettirmeden bir araba dolusu laf kalabalığı etmiştin. İnanmış mıydı? Bilmiyordun. Hala da bilmiyorsun. İnanmış görünmüştü ama zihninin bir köşesinde çarkların çalıştığını anlamıştın. Evet film izlemek istemiyordun. Çünkü filmlerde geçen güzel bir şeyi hemen yapmak isterdiniz. Olmazsa olmazınızdı değil mi? İlk ne zaman başlamıştınız? Hatırlamıyorsun. İlk yaptığınız şey neydi? Yemek yapmak mı yoksa bisiklete binmek mi? Bilmiyorsun. İzlediğiniz filmlerde görüp yapacak bir şey bulamamaya başlayınca yürüyüşlere çıkar olmuştunuz. hiçbir zaman filmler ile yürüyüşün bağlantısını anlamamış, hayatında ilk defa o istediği için kilometrelerce yürüdüğünü bilmemişti. İlk zamanlar belli belirsiz zonklamalar hissetmiş, önemsememiştin. Zaman içinde her yürüyüş sonrasında kemiklerin içinde sızlamalar oluşmuştu. İçinde bir kaygı oluşsa da elinin tersiyle itip yok saymıştın. ağrılar ortaya çıkınca korkularının esiri olmuş, mecburen hekime gitmiştin. Zihnini oyalamak için kitap okumaya yönelmiştin. Kendini her kötü hissettiğinde sana iyi gelirdi. Kendi çözemediğin sorunlarından başka hikayelere kaçmak senin sorunlarınla baş etme yöntemindi. Bir zaman için nefes almana yardım eder, sağlıklı düşünmeni kolaylaştırırdı. Hekimin söylediklerini hazmetmenin başka bir yolu yoktu ama anlatamazsın değil mi? Ne zaman anlattın? Bir başkasıyla dertlerini paylaştın? Hatırlamıyorsun. Peki ona söyleyebilir misin? Bilmiyorsun. 
“İhtimalleri duyunca sevmekten vaz geçer mi? Yanımda olsa ne çıkar! Kendim çözemezken sorunların yükünü başkasına yüklemek kolaycılık olmuş olmuyor mu?”
Kalbinin odalarında gezinen duygularla boğuşurken karşında onu buluyorsun. Gözlerini sana dikmiş, ifadesiz yüzüyle öylece duruyor.
“Tek bir sorum olacak ama dürüst cevap ver.”
“Ne zaman yalan söyledim ki?” 
“Beni seviyor musun?”
“seni hep sevdim. İnanmıyorum sana. Aksini nasıl düşünürsün. Bu haksızlık. Nasıl şüphe edersin?..”
“Benden uzaklaştın. Eskisi gibi değiliz. Ben sandım ki…”
“Ne sandın. Seni sevmiyorum yani öyle mi? Gerçekten buna inanıyor musun?

Yazarın Diğer Yazıları