Farkında mısınız bilmem ama toplumun bir kesimi diğer bir kesimini görmeye dahi tahammül edemez hale geldi.
Peki neden ?
Her iki taraf içinde konuşacağım. Ortaya karışık…
Hak ettiğini düşündüğün hayatı aslında hak etmiyorsun, sen şanssız yahut hakkı yenen biri değil, sıradan birisin. En büyük hayalin piyango çıkması, en çok imrendiğin kişiler ise doğuştan zengin olanlar. Öfken, adaletsizliğe değil fırsat verilse senin de yapacağın şeyleri yapamıyor oluşuna. Evlilik, ilişki, çocuk yetiştirmek gibi kendi haline bıraksan dahi olabilecek şeyleri bile beceremiyorsun. Hiç bir konuda orijinal fikrin yok. Bu kafayla bir bok olamayacaksın ve bir nokta da yorulup dinlenmek için durduğunda patinaj çeken hayatına bakıp yıprandığını artık mücadele için gerekli mecalinin kalmadığını ve bir zamanlar savaştığın şeye dönüştüğünü hissedeceksin. Canın acımayacak çünkü artık ruhun nasırlaşmış olacak. Ölmüş olacaksın çevren dahi farketmeyecek çünkü onlarında bir çoğu ölü olarak aramızda dolaşıyor. Herkes sadece vakti geldiğinde üstüne toprak atılmasını bekliyor. Acı ama gerçek olan bu.
Üzücü değil mi? Sevdiğim bir filozof meseleyi bakın nasıl ele alıyor.
"huzur ancak sabit ve sarsılmaz bir karar mekanizmasına sahip kişilerin elde edebileceği bir şeydir. Geri kalanlar sürekli aldıkları kararlarda bir ileri bir geri gider ve bir şeyleri kabul etmek ile etmemek arasında bocalar durur. Bu bir ileri bir geri gidiş halinin nedeni nedir peki? Nedeni onlara göre hiçbir şeyin net olmamasıdır ve bu yüzden de kendilerini olabilecek en güvenilmez rehberin kollarına bırakırlar: Genel kanının.”
Seneca-ahlak mektupları
Aldığımız kararların arkasında durma meselesi özellikle kendime tavsiye olabilir. İş,eğitim,psikoloji, ikili ilişkiler konusunda duygusallığı bir kenara bırakıp mantığımla karar aldığım zaman bu kararların başında güvenlik görevlisi gibi beklemem gerekli. (sıfır şaka) biraz da bu yüzden yıprandık tabi.
Bu ülkede her bireye temel ekonomi bilgisi verilmeli. Hâlâ isim tamlaması, fıstıkçı şahap, ebob- ekok öğretiliyor çocuklara. Öğretilmesin demiyorum. Tamam onlar da öğretilsin ama hayati boyunca ihtiyaç duyacağı ekonomi bilgisine daha çok yer verilsin. Ulan adam kaç yaşına gelmiş kirasıyla reel geliri arasındaki fark ne olmalı bilmiyor. Yadırgamıyorum ben de kafamı vura vura öğrendim. Ağlaya ağlaya öğrendim. Kaybettim. Kazandım. Yıllarıma mal oldu.
Bir tane babayiğit çıkıp bu ülke çocuklarına temel ekonomi öğreteceğiz demiyor. Enflasyon nedir? Gelir gider nedir? Faiz kredi nedir? Yatırım nedir? Alım gücü nedir? Toprak nedir? Altın gümüş nedir? Ekonomik okuryazarlık nedir? Borsa nedir? Yahu ben 30 yaşıma kadar devalüasyon denilince espri yapılıyor zannediyordum.
Öğrendiklerimizi de oradan burada yalan yanlış şeyler okuyarak 30-40 yaşlarında öğreniyoruz. Yazık lan bize. Vallahi de yazık.
Ölmüş dillerden medet uman bir eğitim sisteminden bahsediyoruz. "Arapçadan" Ne kadar üzücü değil mi?
Kutsal hale getirilmeye çalışılan bir dil, kutsallığın içerikten çok şekle yüklenmesinin bariz örneği.
Aynı zamanda bir çoğumuzun sahip olduğu isimlerin kökeni de bu dilden gelir. Anneannelerimize sorarsak anlamı ne diye, genelde "kuran'da geçiyor" derler. Kuran'da kafir kelimesi de geçiyor, arapça'ya verilen kutsal rol dolayısıyla adımız kafir de olabilirdi demek ki. Ne de olsa milletin arapça algısı her gün milyonlarca insanın sokakta, evde konuştuğu dil değil sadece ve sadece kuran'ın dili, sadece onun için uydurulmuş gibi.
kutsal hale gelmiş bir dildir ki zaten.
o kadar kutsallaştırılmıştır ki, yerdeki kağıtta farsça iran marksist leninist sempatizanları'nın el bildirisi bile olsa öpüp başa koyup kaldıran teyzeler ve amcalar var.
Eğitimsizlik sebebiyle kutsiyet atfedilmiştir.
Onun dışında biraz da olsa arapça eğitimi aldıysanız, zaten linguistik açıdan kutsal bir dil olduğunu, her yönüyle manyak bir lisan olduğunu da farkedersiniz gerçi ama konumuz bu değil.
Koca bir millet aptal yerine konurda bu kadar konmaz be kardeşim. Yazık günah bu millete yazıktır, ayıptır,günahtır ama kanunen serbesttir.
Eğitim şart diyorum ve değerli vaktinizi daha fazla meşgul etmek istemiyorum sevgili okurlar. Sağlıcakla kalın sevgiyle kalın keyifli haftalar diliyorum.