Bu hastalık 1980 yılından sonra bir daha görülmedi
Türkiye'de 1980 yılından sonra bir daha görülmeyen ancak Rize'de Cumhuriyet döneminde birçok kişinin ölümüne neden olan 'kancalı kurt hastalığı' nedeniyle şehirde o dönemde ayakkabısız gezmenin yasaklandığı belirtildi.
Türkiye'de sadece Rize'ye mahsus bir yasak
Şehirde o dönemleri gören insanların halen daha kancalı kurt hastalığını anlattığını ifade eden Koyuncu, "Yaşlılarımızın bilgisi dahilindedir; insanlarımız kurt hastalığı ile ilgili mücadele ettiklerinden hala bahsederler. Yaşlı insanlarımızdan dinlediğimize göre eskiden köyden şehre ticaret maksadıyla veyahut herhangi bir iş maksadıyla gelen insanlar, çarşıya yakın mahallelere kadar yalınayak geldiklerini, çarıklarını omuzlarına asıp, çarşıya girmeden önce de ayaklarını yıkayıp çarık giyerek çarşı merkezine girdiklerinden bahsederler. Bu hastalıktan dolayı sadece Rize iline mahsus olan bir yasak vardı. Çünkü bu hastalık, yalınayak gezen insanların ayaklarının arasında olan nasırdan insanın vücuduna giren bir hastalık olduğu için insanların Rize şehrinde çıplak ayakla gezmeleri yasaklanmıştı. 1932 yılında elimizdeki belgeye göre bugünkü Sağlık Bakanlığı, o dönemdeki adıyla Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından dağıtılmış olan bildirilerde yalınayak insanların gezmesi kesinlikle yasak. Bir diğer husus bu hastalığa yakalanmış olan kişilerin tedavi edilmeleri mecburi. Bu hastalığa yakalanan kişileri devlete haber vermeyenlerin hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Fakat beyannamedeki en son madde çok önemli. Her insanın tedavi olma mecburiyeti vardı ve bütün ilaçlar ve tedavi masrafları devlet tarafından ücretsiz bir şekilde halka veriliyordu" şeklinde konuştu.
Sadece Rize'de kancalı kurt hastalığına 138 bin kişi yakalanmış
O dönemlerde 271 bin 900 nüfusu olan Rize'de hastalığa yakalanarak tedavi gören kişi sayısının oldukça fazla olduğuna değinen Koyuncu, "1935 yılındaki bu rapora göre sadece Rize'de 1935 yılında tedavi edilen hasta sayısı bütün ilçeleri ile beraber 138 bin 468 kişiydi. Bu hastalığı Rize'de tedavi eden Asım Arar, 1923 yılında İstanbul'da ilk defa kurulan Verem Savaş Dispanseri baş tabibi ve 1925-1937 yılları arasında Türkiye Sağlık Bakanlığına ait Umum Sıtma Mücadele Reisi, 1926 ile 1947 yılları arasında da Kızılay Genel Sekreterliğini yapmış, Atatürk'ün özel doktorlarından bir tanesiydi" ifadelerini kullandı.
“Tedavisi yapılmazsa ölümlere neden oluyordu”
Hastalığın raporlarda yer alan ifadelerle yayılma sebeplerini de sıralayan Koyuncu, "Yöredeki insanlar ormanda çürümüş olan yaprakları, daha büyük bir kısmını ise tuvalet kuyularına atılan toprağın karışımından elde etmiş oldukları gübreyi özellikle salatalık, domates gibi tarla ürünlerinde gübre olarak kullanıyorlardı. İnsanların ayakları yalınayak gezdiklerinden dolayı nasırlaşmış olduğundan bu hastalık o nasırlar arasından insanların vücuduna bulaşır. Sonrasında başta karın şişkinliği şikayeti olmak üzere 3 yıl içerisinde de tedavisi yapılmazsa ölüme götürmekteydi. Bu rapordan öğrendiğimize göre Rus ordusunda bulunan Çinli yol işçileri tarafından Rize bölgesinde bu hastalık mikrobu bulaştırmıştı" dedi.
“1980 yılından itibaren Türkiye'de bir daha görülmedi”
Koyuncu, kendisinin de bir dönem bu hastalığa yakalandığını ve hastalığın 1980 yılında ortadan tamamen kalktığını dile getirerek, "1974 yılında bu hastalığa ben de yakalanmıştım. O zamanlardan hatırlayabildiğim kadarıyla bize o yıllarda yaygın bir şekilde köydeki bakkallarda, merkezdeki eczanelerde bile satılan, yöresel eczanelerin yapmış olduğu kurt ilacı denilen bir ilaç vardı. Ben de o tedaviyi yaptım ve hastalıktan Allah'a şükür kurtuldum. Kitabını hazırlamış olduğumuz bu rapordaki diğer hocamızın söylediğine göre bu hastalık 1980 yılından itibaren Türkiye'de bir daha görülmemiştir" ifadelerini kullandı.
Bakmadan Geçme