Kapadokya'nın Kalbinde Basın Zirvesi
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Kapadokya'nın kalbi Nevşehir, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) 28. Başkanlar Kurulu Toplantısı'na ev sahipliği yaptı.
Üç gün süren bu önemli organizasyona TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, Medya İş Sendikası Genel Başkan Vekili Sinan Özer, Basın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu Üyesi ve MGF Genel Başkanı Mehmet Ergün'ün yanı sıra, TGK Genel Başkan Vekili ve Anadolu Gazeteciler Federasyonu (ANAGF) Genel Başkanı Sefa Özdemir, Akdeniz Gazeteciler Federasyonu (AGF) Genel Başkanı Gaye Coşkun, Ege Gazeteciler Federasyonu (EGF) Genel Başkanı Cem Kaytan, Güney Doğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu (GDGF) Genel Başkanı Mehmet Çelik, İç Anadolu Gazeteciler Federasyonu (İGF) Genel Başkanı Osman Hakan Kiracı, Karadeniz Gazeteciler Federasyonu (KGF) Genel Başkanı Erdoğan Erişen, TGK Başdanışmanı Mustafa Arslan, TGK BİK Danışmanı Tevfik Fikret Sönmez, TGK Genel Sekreteri Ergun Ata, TGK Genel Koordinatörü Sinan Tunç, TGK Dış İlişkiler Koordinatörü Mevlüt Yeni ile TGK'ya üye 9 federasyon ile 87 gazeteciler cemiyeti ve basın meslek örgütünün başkanları ile temsilcileri katıldı.
Nevşehir Valiliği ve Nevşehir Belediyesi'nin katkılarıyla Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Koca’nın ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte, TGK 28. Başkanlar Kurulu Toplantısı'nın yanı sıra, Nevşehir il merkezi ile 3 ilçe ve 5 beldenin tarihi ve kültürel mirasları gazetecilere tanıtıldı.
İlk Durak Nar Kasabası: Tarihi Köklere Yolculuk
Kapadokya'nın kalbi Nevşehir'deki incelemelerine Nar Kasabası ile başlayan gazeteciler, burada belediye yetkililerinden bölgenin köklü tarihine ilişkin bilgi aldı. Verilen bilgilere göre, 1067 yılında Selçuklular'ın Kapadokya'ya gelişiyle bölgede yaklaşık yüz yıl süren bir hakimiyet kurulmuş. Nar'ın, bir Bizans şehri olan Nisa (Nyssa) üzerine kurulduğu ve bu şehrin 1157'de Danişmentliler ile Selçuklular arasındaki savaşta yok olduğu belirtildi. 11. yüzyılda ağırlıklı olarak Hristiyan nüfusa sahip bir köy olarak kurulan Nar Kasabası'na göçebe Türkler'in yerleştiği ve 1584 Tapu-Tahrir kayıtlarında vergi veren 49 kişiden 34'ünün Hristiyan ismine sahip olduğu bilgisi paylaşıldı.
Avanos’un Serinliği ve El Sanatları Büyüsü
Nar Kasabası'nın ardından Avanos'a geçen TGK üyeleri, İl Genel Meclisi üyeleri tarafından bilgilendirildi. Gazeteciler, dünyaca ünlü Saç Müzesi ve geleneksel çömlek atölyelerini gezerek Avanos'un kültürel zenginliğini deneyimledi. Yetkililer, Avanos'un yaklaşık 15 bin nüfuslu bir ilçe olduğunu, Kızılırmak'ın iki yakasını Taş Köprü (1900) ve Asma Köprü (1973) dahil dört köprünün bağladığını aktardı.
İlçenin ekonomisinin büyük ölçüde turizme dayandığı vurgulanırken, Hititlere uzanan çanakçılık ve köklü bir el sanatı olan halıcılığın temel geçim kaynakları olduğu belirtildi. Son yıllarda ev şarapçılığının yaygınlaşmasıyla bağcılığın da önem kazandığı, Binnik, Hıdırellez gibi geleneksel şenliklerin ve Şemsi'nin Ahmet gibi nüktedan kişiliklerin ilçenin kültürel zenginliğini oluşturduğu ifade edildi.
Avanos mutfağının Tarhana Çorbası ve Testi Kebabı gibi yöresel lezzetleriyle öne çıktığı belirtilirken, Yamanlı Kilise, Çeç Tepesi, Saruhan Kervansarayı, Paşabağ Peribacaları, Zelve Vadisi, Çavuşin Köyü ve Özkonak Yeraltı Şehri gibi turistik cazibe merkezlerinin de altı çizildi. Ayrıca, Avanos'un Roma dönemine ait lahit ve keşfedilmeyi bekleyen yeraltı şehirleriyle tarihi bir hazine niteliğinde olduğu vurgulandı.
Kapadokya'nın Kalbinde Bir Kale: Ortahisar
Avanos gezisinin ardından gazetecilerle Ortahisar'da buluşan Ortahisar Belediye Başkanı Mustafa Ateş, beldenin Kapadokya'nın önemli yerleşimlerinden biri olduğuna dikkat çekti.
Başkan Ateş, Ortahisar'ın Nevşehir-Ürgüp arasında, Ortahisar Kalesi'nin eteklerine kurulmuş tarihi bir kasaba olduğunu belirtti. Etiler döneminde gözetleme yeri olarak kullanılan bu yedi katlı kaya kalenin, 50 kilometrelik bir alanı gözetleme imkânı sunduğu ve kaleye tünellerle bağlı İshak Kalesi'nin de bulunduğu bilgisi verildi. Bölgenin Kızıl Vadi, Balkanderesi Vadisi ve Üzengi Vadisi gibi birçok doğal güzelliğe sahip vadilerle çevrili olduğu vurgulandı.
Yerleşimin 11. yüzyılda Özbek Türklerinden Hibe Dede ve kardeşlerinin göç etmesiyle başladığı, bu nedenle kasabanın "aile kasabası" olarak bilindiği aktarıldı. Halkın ana geçim kaynakları arasında bağcılık, sebzecilik ve kayaya oyulmuş "Soğuk hava deposu" mağaralarında narenciye depolama anlamına gelen "limonculuk" bulunduğu belirtildi. Ortahisar'ın iyi korunmuş sivil mimari örnekleriyle dikkat çektiği, St. Thedora (Pancarlık) Kilisesi, Sarıca (Kepez) Kilisesi, Balkanderesi Kilisesi ve Hallaç (Hastane) Manastırı ve Kilisesi gibi önemli tarihi yapıları barındırdığı ifade edildi.
Basının Sorunları Masaya Yatırıldı
Programın ikinci gününde Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi'nde TGK 28. Başkanlar Kurulu Toplantısı gerçekleştirildi. Divan başkanlığını TGK Genel Başkan Vekili Sefa Özdemir'in üstlendiği, üyeliklerini ise TGK Genel Sekreteri Ergün Ata ve Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Koca'nın yaptığı toplantıda, basının güncel sorunları ve çözüm önerileri ele alındı.
Toplantıda özellikle meslek yasası, basın ilan tarifeleri, dijitalleşmenin getirdiği zorluklar, basılı gazetelerin sıkıntıları, internet medyası ve gazetecilerin sosyal hakları gibi kritik konular masaya yatırıldı.
TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, konuşmasında gazetecilerin haklarının korunması, sansürle mücadele ve basın özgürlüğünün önemine vurgu yaptı.
Toplantının sonunda, TGK'ya yeni üye olan Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Metin Kösedağ ve Şırnak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Halil Azizoğlu'na rozetleri takdim edildi.
Kayaşehir Büyüledi, Gülşehir Tarihle Buluşturdu
TGK üyesi gazeteciler, öğleden sonra Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı'nın organizasyonuyla Kayaşehir'i gezdi. Kültür ve Turizm Müdürlüğü rehberlerinden bilgi alan gazeteciler, Meryem Ana Kilisesi'ni de ziyaret ederek bölgenin zengin tarihi mirasına hayran kaldı. Rehberler, Nevşehir Kalesi çevresinde 437.400 metrekarelik devasa bir alana yayılan Kayaşehir'in, 2015'ten itibaren yapılan araştırmalar sonucunda 312 mekan ve 700 odanın keşfedildiği bir yeraltı şehri olduğunu belirtti. Altı adet bezirhanenin (keten tohumundan ilaç, vernik, mutfak yağı gibi ürünlerin üretildiği atölyeler) yanı sıra, 13. yüzyıla ait Bizans dönemi kaya kiliseleri, çok katlı mezarlar, dini tören alanları ve yeraltı su tünelleri gibi yapıların bulunduğu aktarıldı. Kayaşehir'in güneyindeki Rum mahallesinde Hagios Georgios Kilisesi, Rum hamamı ve geçmişte ilkokul olarak kullanılan bir çan kulesi olduğu bilgisi paylaşıldı. Kazılarda, sikke, kandil, ezgi taşı, şamdan, değirmen taşı gibi birçok tarihi eserin gün yüzüne çıkarıldığı da kaydedildi.
Kayaşehir'in ardından 160 kişilik gazeteci kafilesi, Gülşehir'i ziyaret etti. Gülşehir Belediye Başkanı Erkan Çiftçi, TGK üyelerine Açıksaray Harabeleri, Aziz Dimitros Rum Kilisesi, St. Jean Kilisesi ve Mantarkaya hakkında detaylı bilgiler verdi. Başkan Çiftçi, Kızılırmak'ın kucakladığı, eski adı Arapsun olan Gülşehir'in 1948'de bugünkü ismine kavuştuğunu anlattı. İlçenin sembolü haline gelen Mantarkaya'nın yanı sıra, Ovaören köyündeki Yassıhöyük ve Topakhöyük'te Yeni Taş Devri'ne uzanan en eski insan izlerinin bulunduğu ve Yassıhöyük'ün Hitit İmparatorluğu döneminde önemli bir merkez olduğu bilgisi paylaşıldı. Gülşehir'in Hititlerden Bizanslılara kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığı, Açık Saray harabeleri ve kaya mezarlarının Roma döneminden, kaya kiliselerin ise Erken Bizans döneminden kaldığı ifade edildi. Başkan Çiftçi, Kurşunlu Camisi, Kepez, Karavezir Külliyesi gibi önemli tarihi eserlerin de ilçede bulunduğunu belirtti. Özellikle 10-11. yüzyıllara tarihlenen Açık Saray Harabeleri'nin önemli bir piskoposluk merkezi olduğu, St. Jean Kilisesi'nin ise bozulmadan günümüze ulaşan duvar resimleriyle dikkat çektiği vurgulandı.
Temenni Tepesi'nden Ürgüp Manzarası
Gülşehir programının ardından TGK'lı gazeteciler, Ürgüp ilçesine geçti. Belediye Başkanı Ali Ertuğrul Bul tarafından karşılanan grup, Temenni Tepesi'ne çıkan nostaljik sokaklarda yürüyüş yaptı. Başkan Bul, Ürgüp'ün Nevşehir'in 21 kilometre doğusunda yer alan ve Kapadokya'nın turizm merkezi kabul edilen bir ilçe olduğunu, bölgenin volkanik patlamalar
sonucu oluşan lav ve küllerin aşınmasıyla şekillendiğini anlattı. Damsa Vadisi'nin önemli doğal oluşumlardan biri olduğunu vurguladı.
Ürgüp'ün simgesi haline gelen Üç Güzeller peribacalarının yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası olduğu belirtilirken, bölge halkının ana geçim kaynağının bağcılık (şarap üretimi), sebzecilik, pekmez, köftür ve kuru üzüm yapımı olduğu ifade edildi. Turizmin gelişimiyle otel ve şarap fabrikalarının da ilçe ekonomisine katkı sağladığı kaydedildi. Ürgüp'ün tarihi ve mimari mirasına değinen Başkan Bul; Temenni Tepesi'ndeki 200 metrelik yeraltı geçidi, Selçuklu döneminde kadın ve çocukların sığındığı Kadı Kalesi, Kılıçaslan Türbesi ve içerisinde Arkhangelos ile Stefanos kiliselerini barındıran Keşlik Manastırı gibi önemli yapıları tanıttı.
Vali Gazetecileri Ağırladı, Kaymaklı ve Derinkuyu Gezisi
Toplantının ikinci akşamında gazeteciler, Nevşehir Valiliği tarafından Topuzlu Han'da düzenlenen yemekte bir araya geldi. Programa Vali Ali Fidan, MHP Grup Başkanvekili ve Nevşehir Milletvekili Prof. Dr. Filiz Kılıç, AK Parti Milletvekili Emre Çalışkan, Belediye Başkan Vekili Ahmet Çöler, İl Emniyet Müdürü Ali Loğoğlu, Tatlarin Belediye Başkanı Ercan Selvi, TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı ve çok sayıda davetli katıldı.
İncelemelerin son gününde TGK'lı gazeteciler Kaymaklı ve Derinkuyu'yu gezdi. Kaymaklı Belediye Başkanı Harun Çekiç, gazetecileri yeraltı şehri önünde karşıladı. Başkan Çekiç, Kaymaklı'nın Nevşehir'in tarım, ticaret ve turizm alanındaki tek beldesi olduğunu ve nüfusunun %80'inden fazlasının tarımla uğraştığını belirtti. Bölgedeki pomza madenlerinin ticarette önemli rol oynadığını vurgulayan Başkan, Kaymaklı Yeraltı Şehri'nin Göreme Açıkhava Müzesi'nden sonra en çok ziyaretçi çeken merkezlerden biri olduğunu ve yılda 700-800 bin civarında turisti ağırladığını ifade etti. Başkan Çekiç, Kaymaklı'nın Kapadokya'nın merkezi olabilecek potansiyele sahip olduğuna inandığını, tarım alanlarının gezilebileceğini, tarihi konakların ve evlerin restore edilerek Ürgüp ve Göreme'deki gibi kaya oyma otellere dönüştürülmesinin planlandığını dile getirdi.
Kaymaklı'nın ardından Derinkuyu ilçesine geçen heyet, burada Millet Bahçesi'ni ve Mimar Hakkı Atamulu tarafından yapılan 13,5 metre yüksekliğindeki Atatürk Anıtı'nı ziyaret etti.
Etkinliğin ardından kamuoyuna şu bildirge açıklandı; Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu 28. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun 28. Başkanlar Kurulu Toplantısı, 20-22 Haziran 2025 tarihlerinde Nevşehir Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde yapıldı.
Toplantıya, Konfederasyona üye 9 gazeteciler federasyonu ve bağlı 87 gazeteciler cemiyetinin başkanlarıyla basın meslek kuruluşu temsilcileri katıldı. Başkanlar Kurulu toplantısının ardından yayınlanan Sonuç Bildirgesi’nde şu görüşlere yer verildi:
1. Basın Özgürlüğü
Türkiye'de basın özgürlüğü, uzun yıllardır süregelen ve giderek derinleşen bir sorun olarak öne çıkmaktadır.
Yasal düzenlemelerden uygulamalara, gazetecilere yönelik artan baskılardan uluslararası raporlara kadar pek çok gösterge, ülkemizde basının bağımsız ve özgür bir şekilde görev yapamadığını ortaya koymaktadır.
Özellikle Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Yasası (TMK) ve 7418 Sayılı Basın Kanunu’nda yer alan muğlak ve yorumlanmaya açık maddeler, gazetecilerin haber yapma ve kamuoyunu bilgilendirme görevlerini yerine getirirken sürekli baskı altında hissetmelerine ve yargısal süreçlerle karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır.
"Kamu düzenini bozma" veya "halkı yanıltma" gibi gerekçelerle basın özgürlüğü engellenmekte, bu durum gerçeğin üzerini örtme ve eleştirel sesleri susturma amacını gütmektedir.
Uluslararası alanda da Türkiye'deki basın özgürlüğü karnesi endişe vericidir. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayımladığı "Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi" raporu, bu vahim tabloyu net bir şekilde gözler önüne sermektedir. 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 159'uncu sırada yer alarak "çok vahim" kategorisinde bulunmaktadır.
Öte yandan, son dönemde Afyonkarahisar ve Düzce’de yerel yönetimi eleştiren meslektaşlarımızın görev yaptıkları gazetelere yönelik baskı ve işyeri mühürlemeye varan uygulamalar, basın özgürlüğe yönelik üzücü ve düşündürücü gelişmelerdir.
Unutulmamalıdır ki özgür basın, sadece gazetecilerin değil, her demokratik ülkenin hayati oksijen kaynağıdır. Halkın kendini özgürce ifade edebilmesi, sağlıklı ve tarafsız bilgiye ulaşabilmesi ve demokratik süreçlere aktif bir şekilde katılabilmesi için basın özgürlüğü tek ve vazgeçilmez unsurdur.
2. Meslek Yasası Eksikliği
Günümüzde Türk basını, gazetecilik mesleğinin etik ilkelerini, standartlarını ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini net bir şekilde düzenleyen kapsamlı bir ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır.
Hemen hemen her iş kolunda mesleki yeterlilikleri ve çalışma koşullarını belirleyen düzenleyici yasalar bulunurken, basın sektöründe böylesine temel bir yasanın olmayışı büyük bir boşluk yaratmaktadır.
Bu yasal boşluk nedeniyle, gazetecilik eğitimi almamış, gerekli bilgi birikimine sahip olmayan veya mesleğin etik değerlerini benimsememiş herkes, kolaylıkla “gazeteciyim” diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Bu durum sektörün itibarını zedelemekte ve kamuoyunun doğru bilgiye erişimini olumsuz etkilemektedir.
Bu nedenle; Gazetecilik mesleğinin tanımını netleştiren, mesleğe giriş koşullarını belirleyen, gazetecilerin hak ve sorumluluklarını tanımlayan ve meslek etik ilkelerini güvence altına alan “‘Gazetecilik Meslek Yasası" günümüz koşullarına uygun olarak çıkarılmalıdır.
3. Ekonomik Sorunlar
Son dönemde ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle, diğer sektörlerde olduğu gibi; gelişmiş demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan basın sektöründe de tarihin en zor ekonomik krizlerinden birisi yaşanmaktadır.
Özellikle yerel gazeteler, artan maliyetler ve azalan gelirler nedeniyle varlıklarını sürdürme mücadelesi vermektedir. Bu durum, yerel demokrasinin ve farklı seslerin duyurulmasının önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Kâğıttan mürekkebe, baskı maliyetlerinden elektronik cihazlara ve yazılımlara kadar medya sektöründe kullanılan malzemelerin büyük bir çoğunluğu ithaldir ve döviz kurundaki artışlar bu maliyetleri katlamaktadır.
Bu olumsuz sürecin durdurulması ve sektörün yeniden nefes alabilmesi için medya kurumları malzeme kullanımında dışa bağımlılıktan kurtarılmalı, eskisi gibi yerli kâğıt fabrikaları yeniden kurulmalı ve işletilmeli, sektörün ihtiyaç duyduğu teknolojik altyapı için gerekli destek verilerek bu darboğazdan çıkmalarına olanak sağlanmalıdır.
Öte yandan; Son dönemde yaşanan İsrail-İran gerilimi, Türk basın sektörü üzerinde yeni ekonomik sorunlar yaratma potansiyeline sahiptir. Bölgedeki gerilim öncelikle, genel ekonomik istikrarsızlığı daha da olumsuz hale getirecek riskler taşımaktadır. Bu durum, döviz kurlarındaki dalgalanmalarla birlikte basın kuruluşlarının kâğıt, mürekkep gibi ithal girdilerinin maliyetini artırabilir. Ayrıca, reklam gelirlerinde düşüş yaşanması olasıdır.
4.Basında Çalışma Koşulları
Basın işkolunda “gazeteci” olarak çalışan meslektaşlarımız ile işverenleri arasındaki ilişkiler ve temel çalışma koşulları, 20 Haziran 1952'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5953 sayılı Basın İş Kanunu ile düzenlenmiştir. Ancak, üzerinden yaklaşık 73 yıl geçen bu yasa, günümüzün değişen medya ortamına ve çalışma koşullarına artık cevap verememektedir.
1961 yılında bu yasada kapsamlı bir değişikliğe gidilerek meslektaşlarımıza yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar birçok alanda sağlanan önemli kazanımların maalesef birçoğu zaman içinde geri alınmıştır. Bu durum, gazetecilerin motivasyonunu düşürmekte ve mesleki güvencelerini zedelemektedir.
Bu nedenle, 5953 Sayılı Basın İş Kanunu'nun günümüz koşullarına uygun olarak ivedilikle ve kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.