• Haberler
  • Güncel
  • ADD Fethiye: 'Lozan'ı Tartışmak Emperyalizme Hizmet Etmektir'

ADD Fethiye: 'Lozan'ı Tartışmak Emperyalizme Hizmet Etmektir'

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Fethiye Şubesi tarafından Lozan Antlaşması'nın 102.Yılı dolayısıyla açıklama yayınlandı.

  • 11

ADD Fethiye Şube Başkanı Filiz Topçu, yaptığı açıklamada, Lozan’ın yalnızca bir barış antlaşması değil, aynı zamanda Türk milletinin emperyalizme karşı zaferinin belgesi olduğunun altı çizildi. Açıklamada, “Lozan, 224 yıl sonra uluslararası bir masadan başı dik kalktığımız tek antlaşmadır. Bu antlaşma, Sevr’i yırtıp atan Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın taçlandırılmasıdır” denildi.

“Lozan’ı Tartışmak Emperyalizme Hizmet Etmektir”

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir yok etme girişiminin yıkılışını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş siyasi bir zafer eseridir.”  Mustafa Kemal Atatürk. Cumhuriyetimizin Tapu Senedi Lozan Antlaşması; ülkemizin varlığını ve bağımsızlığını dünyaya kabul ettiren ve 16 Ocak 1699 tarihli Karlofça Antlaşmasından 224 yıl sonra uluslararası bir görüşme masasından başı dik kalktığımız tek antlaşmadır. 

Bu Antlaşma aynı zamanda, 1. Dünya Savaşı galibi İtilaf devletlerinin mağlup devletlere dayattıkları antlaşmaların tek uygulanamayanı olan Sevr'i yırtıp atan Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı zaferinin eseri olması ile de tarihe geçmiştir. Öte yandan Lozan, geçerliliğini 102 yıl sürdüren (sonsuza kadar da sürdürecek olan) ender uluslararası antlaşmalardan biridir. Lozan Zaferimiz’ in bir diğer önemli yönü de; İstiklâl Savaşı’nda gerçekte kimlerle savaştığımızı, “yenilemez” bilinen itilaf devletlerinin ağır yenilgilerini ve Yunanistan’ın emperyalizmin maşası olarak Anadolu'ya sürüldüğünü gösterip kayda geçirmiş olmasıdır. Ve tabii Lozan; Osmanlı Devleti’ni 400 yıl boyunca ekonomik esarete sokup yoksullaştıran kapitülasyonlara son vermesiyle tam bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabileceğini göstererek mazlum milletlere örmek olmuş bir antlaşmadır.

 İşgalciler ve iş birlikçilerinin 9 Eylül 1922'de İzmir’den denize dökülmesinden itibaren 10 gün içinde Anadolu hızla emperyalistlerden temizlenmeye başlandı. Telaşa kapılan emperyalistler ateşkes istediler. Mudanya'da 3 Ekim 1922’de başlayan ateşkes görüşme masasında İsmet Paşa’nın karşısında 3 emperyalist ülkenin temsilcileri oturuyordu; İngiltere, Fransa ve İtalya… Tek başına bu masa, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı gerçekte kimlere karlı kazandığımızın somut göstergesidir. 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin ardından İngiltere'nin başını çektiği İtilaf Devletleri Lozan’da toplanacak Barış Konferansı için Ankara hükümetine çağrıda bulundular. Ama bir çağrı da İstanbul hükümetine yaptılar. 

Böylelikle, hem galip Ankara’nın gücünü azaltmayı, hem de Türkiye’de iki hükümet tanıdıklarını kabul ettirmeyi amaçlamışlardı. Bunun üzerine TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırarak ilk devrimi gerçekleştirdi. Meclis’teki ortak komisyon toplantısında tartışmaların saltanat yanlıları tarafından kasten uzatıldığını gören Mustafa Kemal Paşa önündeki sıranın üzerine fırlayarak şu tarihi konuşmayı yaptı: “Efendiler; egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk ulusunun egemenliğine zorla el koymuşlardı. 

Bu yolsuzluklarını 600 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu 'artık yeter' diyerek, bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği açıklamaktan ibarettir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır. Ama ihtimal bazı kafalar kesilecektir.”

Böylece Türk Ulusu’ nun tek temsilcisi olarak 11 Kasım 1922’de Lozan’a giden İsmet Paşa başkanlığındaki Ankara hükümeti heyeti, sonraya bırakılan Musul ve Boğazlar konuları dışında bütün tezlerini kabul ettirmeyi başardı. Konferansta en çetin tartışmalar kapitülasyonlar ve Osmanlı borçları üzerinde oldu. Bu nedenle 3 Şubat 1923' de kesilen görüşmeler 23 Nisan 1923' de tekrar başladı ve nihayet 8 ayın sonunda 24 Temmuz 1923 tarihinde antlaşma imzalandı. Bu sonuç emperyalistleri hiç memnun etmedi. İsmet Paşa 50 yıl sonra, 15 Ekim 1973' de TRT’de yapılan bir söyleşide bunu şöyle anlatmıştır: “Lozan’da İngiliz Delegesi Lord Curzon ve Amerikan Delegesi ile oturuyorduk. Lord Curzon ‘Lozan’dan memnun ayrılmıyoruz. Hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket devralıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız? Para bir bunda (Amerikan delegesini işaret etti), bir de bende var. Geleceksiniz, para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, reddettiklerinizin hepsini bir bir cebimden çıkarıp önünüze koyacağım.’ demişti. Bu konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım.” Atatürk, İnönü ve Kemalist Devrimciler Curzon'un bu sözlerini hiç unutmadılar, hiç para istemediler, hiç diz çökmediler. Onlar; kurdukları Devleti namusla, akıl, bilim ve liyakatla yönettiler. "Her fabrika bir kaledir" diyerek ürettim seferberliğine giriştiler.  10 yılda her yaştan 15 milyon genç yarattılar. Tamamen milletin gücüyle yoktan var ettikleri Türkiye'yi uçak ihracatçısı 5 ve kendini doyuran 7 dünya ülkesinden biri yapmayı başardılar. Ancak 1950'lerden itibaren ABD ve yancıları her fırsatta Lozan’da ceplerine attıkları reddedilmiş maddeleri teslimiyetçi sağ iktidarların önüne koydular, koyuyorlar. Batı emperyalizmi 100 yıldır Lozan’dan vazgeçip Sevr zilletini kabul etmemizi dayatıyor. 2003 yılından bu yana da 21. yüzyıl Sevr'i olarak gündeme soktuğu BOP uyarınca ülkemizi bölmeye çalışıyor. Bu yolda işbirlikçi bulmakta da hiç sıkıntı çekmiyor. Yollarca gizli maddeler sakızı çiğneyen Atatürk ve Laik Cumhuriyet düşmanları zerre sıkılmadan Lozan’ın "hezimet” olduğunu bile söyleyebiliyor.

Oysa Tarih bilimdir ve hükmünü vermiştir:
•    • Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir.
•    • Maddeleri kanla yazılmıştır, hiçbir güç değiştiremez.  
•    • Lozan’ı tartışmak Sevr ve türevi emperyal planlara hizmet etmektir.
•    • Türkiye Cumhuriyeti de, Lozan Antlaşması da ilelebet yaşayacaktır.  
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Türkiye Cumhuriyeti’ni olduğu gibi, Tapu Senedini de sonsuza dek korumayı ve bu zaferi Ulusumuza kazandıranlara saygısızlık edenlerle mücadele etmeyi görev saydığımızı belirtiyor, değişmez önderimiz Atatürk’ü, Lozan’ın muzaffer diplomatı İsmet Paşa'yı, Kuvayı Milliye kahramanlarımızı ve aziz şehit ve gazilerimizi minnetle anıyoruz. Lozan Antlaşması’nın 102. yılı kutlu olsun!” denildi.

 

WhatsApp İhbar Hattı
0530 898 92 56
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!

Bakmadan Geçme

Gerçek Fethiye Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!